Röportaj

Aileyi ve nesilleri koruyalım

İnsanlar, İslam fıtratı üzerine doğar. Fıtrat, öyle güzel bir yoldur ki insanı doğru yoldan şaşırtmaz. Yaratılışa aykırı olan tüm sapkın fikirleri reddeder.

Fikirde Birlik Ve Mücadele Platformu Başkanı Kürşat Mican ile günümüzde fıtrata aykırı olarak fikirler sunarak aileyi tahrip eden LGBT’ye karşı yapılması gerekenleri konuşacağız. İstifadeniz bol olsun.

Günümüzde fıtrata aykırı fikirlerle karşılaşabiliyoruz. Bunlardan korunmak (Fıtratta kalmak) için neler yapılabilir?

Eski alimlerin nasihatlerinde sıklıkla dile getirdikleri bir husus var ki zamanımıza ışık tutup aydınlatıyor.

Şöyle ki; bu büyük alimler hem talebelerine ve hem de kendilerinden nasihat isteyen halka üç şeyden ısrarla kaçınmalarını salık vermişlerdir. Bu üç şey şeytan, nefis ve kötü arkadaş. Kötü arkadaştan kasıt hem şeytanın ipine sarılmış, kişiyi kendisiyle beraber felakete sürükleyen insanlar, hem de günümüzün en büyük handikabı sosyal medya olmak üzere insanı doğru yoldan saptıran, fıtratı bozmaya uğraşan yayınlar.

Dolayısıyla imanımızı korumak, istikametten sapmamak için dinimizi doğru kaynaklardan öğrenecek, inancımıza sahip çıkacak ve iyi insanlarla beraber olup, arkadaşlık edeceğiz. Nasıl ki çürüyen meyve yanındaki sağlam meyveleri de çürütüyor, işte çürük arkadaş da insanı kendisi gibi saptırır, çürütür.

Bu konuda aileler de çocuklarının arkadaşlarına ve tabii ki internet ortamında da neleri takip ettiğine çok dikkat etmeli. Kontrollü özgürlük alanı oluşturulmalı yeni nesiller için.

Aile bağları kuvvetli olmalı. Günlük telaş içinde birbirinden kopuk aile ortamında büyüyen gençler tuzaklara çabuk düşüyor. Bu yüzden aile ortamı sıcacık bir yuva olmalı, bireyler birbirini anlamalı, dinlemeli, vakit ayırmalı ve orada herkes kendini mutlu ve huzurlu hissetmelidir. Yeni nesillere mili ve manevi duygular, medeniyet kodları, inanç sistemi daha küçük yaşlardan itibaren motif motif işlenmelidir. Şuurlu nesiller kolay kolay tuzaklara düşmeyecektir.

Mesela LGBT’li bireyler, yanlış fikirleriyle aileyi tahrip ediyor insani ve ahlakî değerleri hiçe sayıyor. LGBT’ye karşı nasıl bir duruş sergilemeliyiz?

Bir defa sapkın akımlara karşı lafı eğip bükmeye gerek yok. Zaten taviz verilen her alan zamanla daha büyük tavizler ister. Bu değişmez kaidedir. Ecdadımızın net duruşu bize örnek olmalı, cemiyet hayatımızı, aile hayatımızı dinamitleyen her şeye karşı keskin hatlarla kırmızı çizgimizi çizebilmeliyiz.

Bu konuda en doğru duruşu gösteren ülke Rusya ve Sayın Putin’dir. LGBT örgütünün derneklerini tüm yapılanmalarını ülkesinde kapattı, propaganda faaliyetlerini yasakladı, cezai uygulamalar getirdi. Hatta terör faaliyetleriyle aynı kategoriye aldı.

Bütün ülkelerin alması gereken tavır budur. Biz de kendisine Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu olarak mektup yazarak ‘İnsanlık namına’ teşekkürlerimizi ve takdirlerimizi ilettik.

LGBT’ye karşı milletçe sergileyeceğimiz duruş işte böyle olmalıdır. Ailemizi ve nesillerimizi korumak hem devletimizin, hem de milletimizin en başta düsturu olmalıdır. Aile çözülür, yok edilirse, toplum da çözülür dolayısıyla devlet çözülür ve dağılır. Aile yapımız mutlak surette korunmalı, bu sapkın yapıların nesillerimizi bozmalarına, zihinlerini işgal etmelerine asla müsaade edilmemelidir.

Küresel Çetenin devasa fonlarla fonladığı LGBT örgütünün ülkemizdeki tüm faaliyetleri yasaklanmalı, dernekleri kapatılmalıdır.

Zararlı yayınlara karşı da filtreleme sistemi getirilmelidir. Devletimizin en önemli görevi toplumu, aileyi ve nesilleri sosyal dokuyu zedeleyecek her türlü tehlikeden korumasıdır.

aile

LGBT’li bireyler ne yapmaya çalışıyor, hedefi nedir?

Beşeriyet küresel LGBT lobisinin ve mensuplarının amaçlarını bir kavrasa, bunlara topyekün dur diyecek aslında. Zira bu sapkın akım tüm insanlığı bitirecek, üremeyi durduracak, aileyi yok edecek, yeni nesilleri toplumsal cinsiyet eşitliği kisvesi altında cinsiyetsizleştirecek ve şayet durdurulmazsa yakın bir gelecekte tüm dünyayı cinsel kaosa sürükleyecek.

Canlıların devamlılığını sağlayan üremeyi bitirmek için yapısıyla oynadıkları gıdaları, ilaçları, aşıları, bebek mamalarından tutun da soluduğumuz havaya kadar her bir şeyi şu anda da aktif olarak kullanıyorlar. Erkek ve kadınlarda kısırlık bir hayli fazlalaştı. Genetiği değiştirilmiş gıdalarla bozulan hormonlardan dolayı erkeklerde sperm, kadınlarda yumurta kalitesi son yıllarda gittikçe düşmüş durumda.

Peki neyi amaçlıyor bu küresel şeytanlar? Bu dünyaya 8 milyar insan fazla diyorlar özetle. 1 milyonluk kendi elit azınlıklarına 500 milyon kölenin yeteceğini düşünüyorlar. Yani 7,5 milyarımız fazla onlara göre. Yapay zekâ ile tüm dünyanın kontrolünü ellerine aldılar. Peyderpey insan nüfusunu ve hayvanları da çeşitli plânlarla azaltacaklar. 2030’a gelindiğinde dünyanın çehresi epeyce değişmiş olacak onlara göre. Üremeyi de bütünüyle kendi kontrollerine alacak ancak izin verdikleri insanların çoğalmasını sağlayacaklar. Zaten ürettikleri yapay rahimle bebeklikten itibaren yapay zekâ ile programladıkları, geliştirdikleri yarı insan yarı robot karışımı bir tür üretecekler.

Kısaca Küresel LGBT lobileri üremeyi durdurmak, insan neslini azaltmak, nesilleri zührevi hastalıklara ve psikolojik bunalımlara, travmalara müptela kılmak, aile bağlarını çözerek aile mefhumunu ortadan kaldırmak ve bu suretle değer kodlarını kaybetmiş, vatan, millet, bayrak, mukaddesat sevgisi olmayan, cinsiyetsiz, zürriyetsiz, ailesiz, hastalıklı bireylerle kolay kontrol edilebilen, istedikleri şekilde yönlendirilebilen topluluklar meydana getirmek istiyorlar.

İnsan ve toplum sağlığını yozlaştırmak, insanlığın bugüne kadar yaşanagelen genel kabul görmüş tüm değer örüntüsünü ortadan kaldırmak, çok da uzak olmayan bir gelecekte her yönüyle kaotik bir dünya oluşturmak isteyenler eşcinsel yönelimleri kullanarak ve destekleyerek dünya çapında büyük bir “Cinsel Kaos” mekanizmasını hayata geçirme derdindeler.

Evet tabiri caizse tanrıcılık, ilahlık taslıyorlar. Bunlar deccalin askerleri, şeytanın yoldaşları, küresel şeytanlar. Dünyanın olağan akışına ve insan doğasına karşı başlattıkları bu savaşta elbette mağlup olacaklar. Çünkü Yüce Allah yarattığını başı boş bırakmaz. Bilimle ulaştıkları devasa gücü güneşe, gezegenlere, dünyaya ve tüm canlılara karşı bir savaş aleti olarak kullanan bu küresel eblehlere Firavunu, Nemrut’u ve korkunç akıbetlerini hatırlatırız.

Çocukları ve aileyi korumak için neler yapılmalı? Siz bu konuda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Bizler Fikirde Birlik ve Mücadele Platformu olarak yıllardır bu sapkın akımlarla ve gruplarla mücadele etmekteyiz. Kıymetli hocalar eşliğinde yurdumuzun muhtelif yerlerinde “Aileni Ve Neslini Koru Sapkınlığa Dur De!” üst başlığıyla mitingler düzenleyerek, konferanslar, seminerler vererek, gençlerimizle, yeni nesillerimizle, ailelerimizle bir araya gelerek konunun ehemmiyetini, tehlikenin ve tehdidin büyüklüğünü gözler önüne sermekteyiz. Bu programlar vesilesiyle bize ulaşan, çocukları LGBT örgütünün zehirli ağına düşmüş bazı mütedeyyin ailelerin anlattıkları karşısında kökü bu topraklara dayanan hiçbir insan duyarsız ve hissiyatsız kalamaz, kalmamalı.

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” sakat anlayışıyla konuya gereken ehemmiyeti vermeyen insanların yarın kendi çocuklarının yahut torunlarının bu habis örgütün tuzağına düşmeyeceğinin garantisi var mıdır? Yıllarca bin bir emekle büyüttükleri çocuklarını bu sapkınların tuzağına düşüren aileler perişan durumdalar. Ne yapacaklarını bilmez bir haldeler. Bize ulaşan iki aile 16, 17 yaşındaki oğlan çocuklarını psikiyatristlere götürdüklerini fakat psikiyatristlerin ‘siz karışmayın, müdahale etmeyin, eşcinsellik gayet normal bir durumdur, çocuk ne olmak istiyorsa öyle davransın’ şeklindeki yaklaşımlarıyla yıkıldıklarını söylüyorlar. Gençliğimiz, her türlü ışıltılı argümanla, süslü kelime oyunlarıyla kendilerine yaklaşan, dışları rengarenk içleri kapkaranlık bu sapkın örgütün tüm saldırılarına karşı  maalesef savunmasız bir durumdadır.

Gidişat böyleyken birçok STK’nın birleşmesiyle kurduğumuz Fikirde Birlik Ve Mücadele Platformu olarak ailemizi ve nesillerimizi mahvetme gayesiyle ülkemiz semalarına karabasan gibi çökmüş ‘Ahlak Teröristlerinden’ müteşekkil LGBT örgütünün tüm derneklerinin, yapılanmalarının, kafe ve barlarının kapatılması, tüm propaganda faaliyetlerinin durdurulması, yasaklanması için yıllardır verdiğimiz mücadeleye ek olarak imza kampanyası düzenledik ve 150 bin imza topladık. Yüce Meclisimizin ve Devlet Büyüklerimizin halkın sesine ve bunca imzaya duyarsız kalmayacağını ümit ediyor, gereğinin yapılmasını milletçe bekliyoruz.

Bu noktada çocuk yetiştirmenin önemi büyük. Hadistede geçtiği gibi kızları kız erkekleri erkek gibi yetiştirmek gerekiyor. Bunun için ailelere ne tavsiye edersiniz? Toplumdaki ifsatın düzelmesi açısından diyanet ve vakıflar ne yapmalı?

Bugün Müslüman olmayan bazı ülkeler dahi tehlikenin farkına vararak bu örgütün faaliyetlerini ülkelerinde yasakladılar. Örneğin Rusya’da, Macaristan’da ve Gürcistan’da bu sapkın örgütün tüm aktiviteleri, propaganda faaliyetleri yasaklanmış durumdadır. Bizlerde ülkemizdeki bu tehlikenin farkına vararak, bu örgütün sinsi bir şekilde gayrimeşru zeminden meşruiyet zeminine ulaşma gayretlerini bir an evvel durdurmalıyız.

Nesillerimizi, ailelerimizi, cemiyet yaşantımızı korumak ve bu ahlak terörüne kurban vermemek için uğraşmak milliyetine ve maneviyatına bağlı, şuurlu ve ahlaklı her bir vatan evladının sorumluluğu, yükümlülüğü ve mesuliyeti gereğidir.

‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’, ‘Akışkan Cinsiyet’, ‘LGBT Hakları’ konu başlıklarıyla gündeme taşınan sapkın fiiller, egemen güçlerin aile yapımızı ve toplumumuzu dinamitlemek adına sergiledikleri ve önlem alınmazsa ilerleyen süreçte başımıza çok işler açacak bir şeytani oyundur. Bu, ‘üçüncü cins insan tipi’ oluşturarak, üremeyi durdurarak, zührevi hastalıkları yaygınlaştırarak nesilleri saptırmaya, raydan çıkartmaya, kimliksiz ve eksensiz bırakmaya yönelik projeye karşı durmak asla ‘hürriyet düşmanlığı’ değildir.

Bilakis bu ahlaksız akıma karşı durmak özgürlüğün ta kendisidir. Erdemli insan olmanın bir gereğidir…

Hürriyetin, özgürlüğün tanımı bu ahlâksız yapının iddia ettiği gibi her türden sapkınlığa müsamaha asla değildir! Hürriyet; evrensel ve toplumsal normlara, insan fıtratına, vicdanlara, ahlâkî kurallara mugayir olmayan her düşüncenin, inancın, yaşam tarzının bir başkasının hududunu ihlal etmeden yaşanabilmesi, ifade edilebilmesi demektir.

Aile kurumunu ve aileye katılacak yeni bireylerin sağlıklarını korumak ve yeni nesillerin en iyi şartlarda nitelikli yetişmesini sağlamak, devletlerin başlıca sorumlulukları arasındadır.

Toplum içerisinde yaşayan bireyleri sağlıklı bir aile ortamı oluşturmak için doğru cinsel yönelime doğru yönlendirmek şarttır. Bunlar için “sağlıklı aile rol- modelleri” oluşturmak ve bunları topluma aktarmak, gençlere eğitimler vermek, aile kurumunun önemini tüm topluma ve yeni nesillere anlatmak yapılması gereken önemli işlerden bazılarıdır.

Gençlerimizin, yeni nesillerimizin özendirildiği  sapkın yaşantılar inancımıza, örfümüze, adetlerimize, gelenek ve göreneklerimize, ahlaki normlarımıza, milli ve mukaddes değerlerimize aykırı bir yaşamdır. Anne babaya düşen en önemli görev iyi birer rol model olmaları, çocuklarına oldukça müşfik, sıcak, merhametli, ilgili bir aile ortamı sunmalarıdır. Çocuk ihtiyacı olan sevgiyi, ilgiyi, sıcaklığı dışarda ve sosyal medya çukurunda aramamalıdır. Ailenin çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurması çok önemlidir. Çocuk kendini rahatça ifade edebilmeli, duygularını paylaşabilmeli ve kendini evde mutlu ve huzurlu hissetmelidir. Anne ve babalar çocuklarının arkadaşlarını, izlediği filmleri, sosyal medya dolaşımlarını, elbiselerini, okuduğu yayınları çok iyi takip etmeli, telkinlerini asla baskıyla yapmamalı, onlara geniş bir sabırla, örneklemelerle ve öğütlerle hakikatleri, doğru olanı muhabbetle anlatmalıdır.

Bizler LGBTİ örgütüne ve propaganda faaliyetlerine karşı çıktığımız zaman, bize bazı kesimlerce ‘onlar doğuştan hasta, saygı duymalısınız’ denildi. Ancak son zamanlarda yapılan araştırmalar bize bunun külliyen yalan olduğunu göstermiştir. Eşcinsellik geni diye bir şey yoktur.

Başta Devlet yetkililerimiz olmak üzere elbette tüm STK’larımız ve Diyanet İşleri Başkanlığımız bu mühim konuda üzerlerine düşeni yapmalıdır. Aile yapımızın ve nesillerimizin korunması en önemli beka sorunumuzdur. Ruhen ve bedenen sağlıksız yeni nesiller sağlıksız ve istikrarsız yarınlar demektir.

Ailemizi koruyucu kanunlar ivedilikle çıkarılmalı, ailenin önemini vurgulayan, milliyet ve maneviyat aşılayan programlar tertip edilmelidir.

Unutmamalıyız ki aile çökerse toplum çöker, millet çözülür ve devlet yıkılır!

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*