“Ey nefis! Bil ki, dünkü gün senin elinden çıktı. Yarın ise, senin elinde senet yok ki ona mâliksin. Öyle ise, hakiki ömrünü, bulunduğun gün bil; lâakal günün bir saatini, ihtiyat akçesi gibi, hakikî istikbal için teşkil olunan bir sandukça-i uhreviye olan bir mescide veya bir seccadeye at.”
Bediüzzaman Said Nursi
Ömer bin Hattab (ra), savaşta hançerle yaralanmış, bayılmıştı. Etrafındaki sahabeler üzerine bir örtü örterek korku ve endişeyle bekliyorlardı. Bu sırada uzaktan gelen bir sahabe sordu:
“Durumu nasıl?”
Etrafındaki sahabeler endişeyle:
“Uzun zamandır baygın, hareketsiz yatıyor” dediler.
Sahabe:
“Peki onu namaza çağırmayı denediniz mi? Eğer hala hayattaysa, onu sadece bu çağrı uyandırabilir” dedi.
Bunun üzerine oradakiler:
“Ey mü’minlerin emiri! Namaz kılındı!” dediler.
Hz. Ömer (ra) hemen uyandı ve:
“Öyle mi? Vallahi namazı terk edenin, İslamiyetten nasibi yoktur!” dedi ve yarasından kanlar akarak namaz kıldı.