Diğer

Huzurun Kapısı Terbiye

Terbiye, eğitmek, geliştirmek, kemale erdirmek anlamlarında kullanılmaktadır. Aslında terbiye genel olarak davranışa özgü bir ifade olarak düşünülmektedir. Oysa tam aksi olarak şahsi kemalât ve iç derinlik açıklamalarında da kullanılmıştır.

Terbiye denince aklımıza ilk olarak çocuk terbiyesi gelmektedir. Çocuğun eğitilmesi, toplumsal olarak hayata uyumu, çevresi ile iletişimini artırmaya yönelik çalışmalar terbiye eğitiminin çerçevesini oluşturmaktadır. Biz burada terbiyenin daha çok iç derinlik ve şahsi kemalât yönündeki anlamına vurgu yapmak istiyoruz.

İnsanoğlu, sürekli olarak iyi-kötü, sağlıklı-sağlıksız, düzenli-düzensiz, faydalı-zararlı arasında git-geller yaşamaktadır. Kimi bilim insanlarına göre id, ego, süper ego kavramları bu git-gellerin bir yansımasıdır. İstekler, talepler, beklentiler ve mevcut yaşadıklarımız arasında düşünce ve fikir çatışmaları yaşayabilmekteyiz. Bu çatışmalar da bizi mutlu-mutsuz, stresli, gergin, depresif yapabilmektedir.

Bazı bilim insanları da içimizde ikinci bir kişiliğin olduğunu belirtmişlerdir. Bu ikinci kişiliğe içimizdeki çocuk, içimizdeki can demişlerdir. Bu ikinci kişi biraz haşarı, biraz çılgın, biraz hareketli, biraz aykırı bir kişilik olabilir.

Bu konudaki yaygın kullanım ise nefistir. Dini literatür açısından da değerlendirdiğimizde her insanın içerisinde bir nefis vardır. İnsanoğlu sürekli nefis ile mücadele halindedir. Nefis ve şeytan irtibat halindedir. Duygularımızı kontrol, düşüncelerimizi yönetme, hayatımızı belirli bir düzen ve tertip içerisinde yaşamamız için nefsi sürekli kontrol altına almamız gerekmektedir. Tabi ki onun da hakkı olduğunu unutmadan, başarılı bir şekilde yönetmek ideal olanıdır. İşte burada karşımıza nefis terbiyesi kavramı çıkmaktadır. Nefis terbiyesine iç olgunluk ve pişme de diyebiliriz. Nefis Terbiyesi, insanın içindeki gizli olan dünyaya yönelik bir seferin adıdır. Hayatımız, evden, işten, alışveriş merkezlerinden, yol, sokak, mahalle, şehirden ibaret değildir. Bunun yanında duygularımız, düşüncelerimiz, hayallerimiz, isteklerimiz, arzularımız, dilek ve temennilerimiz ve de inancımız da vardır. Dış dünyamız ve dış dünyaya bakışımız iç dünyamızla alakalıdır. Mesela mahallemizde bulunan bir yoksula yardım etmek bizim dış dünyamızla alakalı gibi görünse de aslında bu istek bir içsel durumdur. Hayatımızı anlamlandıran da bir noktada iç dünyamızdır. Yoksa ömrümüz, yemek, içmek, çalışmak, eğlenmek, uyumak ile geçmektedir. İç dünyamızdan kastettiğimiz ruhumuzdur. Ruhumuzu düzenli beslediğimiz takdirde nefsimiz kontrol altına alınacaktır. Kişinin özgürleşmesi de nefsin kontrol altına alınmasıyla başlayacaktır. Aksi durumu nefis esareti ile tarif etmek daha doğru olacaktır. Bu nefis esareti ile hayat çekilmez bir hale dönüşecek, stres ve depresyon dediğimiz problemler ortaya çıkacak ve önlem alınmadığında da ciddi sonuçlar doğurabilecektir. Bu sebeple nefis terbiyesine ekmek gibi, su gibi ihtiyacımız vardır. Canavarlaşan ruhlar ile kişinin dünyası ve dolaylı olarak da toplumsal dünyamız buhranlar sarmalına girecektir.

Nefsin terbiyesi de kişinin kontrol mekanizmalarını geliştirmesi ve düzenli olarak o mekanizmaların bakımını yapmasına bağlıdır. Nefis terbiyesi denilince ilk akla gelen ibadetlerdir. Düşünsenize, günde beş vakit namaz kılmak, ramazan ayında oruç tutmak, akşama kadar aç kalmak, kazancından bir miktar, sadaka, zekat ile ihtiyaç sahibine vermek ne kadar zor gelir. Aslında bunu bize zor gösteren nefis ve iş birliği yaptığı şeytandır. Nefsi kontrol altına almak için bunları yapmak bir yöntemdir. Ancak nefis yine bu ibadetleri yaparken durmamaktadır. Riya denilen yeni giriş noktaları araştırmaktadır.

Nefis terbiyesi için düşünce dünyamız çok iyi yönetilmelidir. Düşünce dünyamız ikna edilmelidir. İkna olmadığımız bir düşünce sistematiğine inanmamız mümkün değildir. Düşüncemizin sağlam ve sarsılmaz olması da gerekmektedir. İşte o zaman karşımıza çıkan bütün zorluklara, sıkıntılara, problemlere, çıkmazlara, sorunlara karşı bir savunma, dayanma ve mücadele gücü elde ederiz. Bu güç bizi ayakta tutar. Hayata bağlar. Şu dünyamızı cennete çevirir.

 

Aile Danışmanı Mustafa Taşkın

 

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*