Diğer

Ümit ışığı ve iman

Ümit, geleceğe dair olumlu, iyi niyetli bir beklenti ve temenni içerisinde olmaktır. Ümit, hiç tükenmeyen bir hazinedir. Kişi ümitle hayata bağlanır, karamsarlıktan, rehavetten, gafletten ve tembellikten kurtulur. Ümit, insana mücadele gücü verir. Tükenmişliği ve durağanlığı sonlandırır ve yaşama sevincini arttırır.
Ümit, insanın kalbini ve ruh dünyasını etkilediği gibi nörofizyolojik etkisiyle bedenini, hücrelerini, beynini de etkileyebilmektedir. Yani ümit duygusu, beyindeki seretonin, dopamin hormonlarını çoğaltır, herhangi bir hastalığın iyileşme sürecini hızlandırır, stres ve gerilimi azaltır.

Sebeplerin tamamen sükut ettiği, hüzünlerin, acıların zirveye tırmandığı anlarda insan bazen ümitsizliğe kapılabilir. Bu psikolojik durum Fussilet Suresi, 49. ayette şu şekilde ifade edilmiştir: “İnsan, iyi şeyleri istemekten usanmaz; başına bir kötülük geldiğinde ise büsbütün ümitsiz ve karamsardır.”

Ümitsizlik, çok ciddi bir hastalıktır. İnsan bedenine, ruh sağlığına ve kalp hayatına zarar verir.
İstiklal Şairi M. Akif, ümitsizliği şöyle tarif etmektedir:
Ye’s (ümitsizlik) öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümmîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me’yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar.

Yüce Allah birçok ayette insanlara ümitli olmayı tavsiye etmiştir. Mesela, Zümer Suresi 53. ayette; ‘’De ki: ’Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin’” denilmektedir.

Hîcr Suresî, 56. ayette de; “Haktan sapmış olanlardan başka kim Rabbimin rahmetinden ümit keser!” buyurulmuştur.
Bu ayetten anlaşılıyor ki, ümitsizlik iman sahibi kişinin vasfı olamaz. Ümidi besleyen en önemli kaynak imandır. Nasıl ki yıldızlar ışığını güneşten alır, ümit de enerjisini imandan alır.
İmanın derinliğini hisseden ve lezzetini tadan gönüllerin ışığıdır ümit.
İman sahibi insan, bu fani dünyaya imtihan için gönderildiğini bilir ve kendisini koruyup, gözeten, büyük bir güç ve kuvvet sahibinin emri ve kontrolü altına sığınır. Karşılaştığı olay ve durumların Allah’ın bilgisi dahilinde olduğunu idrak eder. ‘’Rabbim, Hakim’dir’’ der  (Her işini hikmetli, her şeyi de hikmetle yaratan) ve daima hikmeti araştırır. Hikmet yolculuğu ise Hz. Musa ile Hz. Hızır’ın yolculuğuna benzer. İnsanın olayların perde arkasına müttali olması kolay değildir. Lakin Allah abesle iştigal etmez. O’’nun bilgisi olmadan yaprak bile düşmez. Bu iman dolu bakış insana güç verir.
Üstadımız Hazretleri:
“İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre, hadisatın tazyikatından kurtulabilir…”(23. Söz 1. Mebhas) diyerek yaşanan olumsuz hadisatın tazyikatından, yıkıcı etkilerinden kurtulmanın en önemli yolunun hakiki imanı elde etmek olduğunu belirtmiştir.

Ümit azaldığında kalpteki iman duygusu kontrol edilmeli ve imanı yenileyecek, tazeleyecek, kuvvetlendirecek çalışmalara, eserlere, evradlara, zikirlere, ibadetlere yönelinmelidir ki ümit ışığı daima yansın ve insanın dünyasını ve ahiretini aydınlatabilsin.

Aile Danışmanı Mustafa Taşkın

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*