Evlilik

“Aradığınız eşe şu an ulaşılamıyor”

Geçen çalışmamızda emr-i fıtri olan tesettürün komiteler tarafından nasıl ifsada uğradığı hususu ayrıntılı şekilde paylaşılmıştı. Şimdi ise nikah yolunu kapatıp fuhuş yolunu açmaya çalışarak kalp ve ruhlar kebairle nasıl yaraladığı konusunu ele alacağız.

Bildiğiniz gibi her genç hanımefendi ve beyefendinin hayalidir kalbine mukabil bir kalple izdivaç sağlamak. Hele dindar ise bu gençler hem dünya hem de ahiret saadeti için Peygamber Efendimizin “İzdivac ediniz; çoğalınız. Ben kıyamette, sizin kesretinizle iftihar edeceğim” hadisi şerifini ihya etmek üzere çıkarlar bu yola. Bilirler ki kadın ve erkek ortasında gayet esaslı ve şiddetli münasebet, muhabbet ve alâka; yalnız dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. “Evet bir kadın, kocasına yalnız hayat-ı dünyeviyeye mahsus bir refika-i hayat değildir. Belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayattır” der Bediüzzaman Hazretleri.

Hayırlı niyetlerle başlanan bu süreç gizli ifsad komitelerinin hedef noktası ki bîçare nisa taifesinin gafil kısmını yanlış yollara sevk ederek onları his ve hevalarına uymaları konusunda adeta teşvik ediyor. Hal böyle olunca günümüzde düğün masraflarının, bir yuva kurmanın maddi boyutu da gençlerin geri adım atmasında büyük rol oynamakta. Her gün bir yenisi eklenen görenekle, moda olan düğün konseptleri ile öncesi sonrası üzerine yapılan akımlarla, alınan gereksiz eşyalar vb. şeylerle gençleri daha evlenmeden yıpratıyor. Dahası diziler, sinema, TV programları, sosyal medya mecraları vesilesiyle ile mahremiyetin medeniyet adı altında normalleştirilip gün be gün kalkması ve gayr-i meşru çarpık ilişkilerin normalleştirilmesi de bu kutsal yapıyı adete başlamadan bitirme çabasında olduğunu göstermekte. Ve bu sebeple nikah yolu da bir bir kapanıyor maalesef.

Türk yapımı dizilerdeki durum ise içler acısı. Temelleri dini ve manevi değerlere dayalı aziz milletin evlatlarını ahlaktan uzak ve yoksun bırakan senaryolarla, menhus ve cazibeli ve şaşaalı oyunlarla uyuşturmuş ve gafil nazarlarda revaç bulmuştur.

Senaryolarda çizilen romantik erkek ve istenilen güzel kadın karakterleriyle gerçek hayatta gençlerimiz aradıklarını bulamamakta ve etraf hali hazırda evli olup mutsuz çiftlerle dolu. Oysa ki kadınlığa mahsus güzelliğin surette değil sirette olduğunu, erkekteki yakışıklılığın boyda posta değil cesarette ve cömertlikte olduğunu bilmekti bize düşen.

Fakat gün geçtikçe fıtratların bozulmasıyla ortaya çıkan tabloda “Kadınlara benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lanet olsun.” (Buhari; Libas- İbni Mace; Nikah) hadis-i şerifini tam da yaşamın içinde görmekteyiz. Cesaretini yitiren korkak erkekler ve cesaret abidesi “cesur” kadınlara  gün geçtikçe daha çok şahit olabiliyoruz. Oysaki erkeğin Allah’ın emrettiği gibi kavvam olması, yani ailesini yönetmesi ve koruması, kadının da himayeye muhtaç oluşu ile fıtratındaki nazik ve müşfik halini muhafaza etmesi gerekir.

Ayrıca sorumluluk duygusunun küçüklükten itibaren yerleşmemesi ya da sorumluluk almadan her şeyi önüne serilen, getirilen çocuklar yetişkin olduğunda eşinin, çocuğunun, ailesinin ve geçim sıkıntısının sorumluluğundan kaçan bireyleri netice veriyor. Böylesi bir tabloyla karşılaşmamak adına henüz hanemizi şenlendiren yavrularımıza bu hususun yerleşmesi noktasında müteyakkız olmalıyız ki ilerde böylesi bir sıkıntıyla karşılaşılmasın.

Hasıl-ı kelam çeyiz sandıklarında biriktirdiklerimizin sevgi, saygı, hoşgörü, sabır şefkat, iktisad, kanaat, empati, merhamet ve hürmetin vs. değerlerin esas olduğunu bilmeliyiz. Kıymetin pahalı eşyalarda değil güzel ahlakta olduğunu yavrularımıza telkin etmeliyiz ki karşılıklı kalbî muhabbet hasıl olsun. Kısaca, onları güzel, hayırlı ve helal işler konusunda teşvik ederek cesaretlendirmeliyiz. “Kolaylaştınız zorlaştırmayınız” hadisini önce nefsimizde yaşamalı sonra da neslimize yaşaması hususunda hüsn-ü misal olmalıyız. Vesselam.

Şükran Gül Durum

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*