Zaman hiçbir zaman bize ait değildi. Zaman bir nimetti. Zaman genişleyebilen ve daralabilendi. Zamanı yönetemediğimi bebeğim dünyaya teşrif edince daha iyi anladım. Aslında ne kadar çok zamanım olduğumu, normal sıradan temel ihtiyaçların bile lüks olabileceğini hatırlattı. Annelik gözünde zaman farklı akarken, bebeğimin gözünde ise zaman andı. O an. Bir dakika sonra değil sadece o anı yaşıyordu ve o ana sabrı vardı. An’ı yaşadığı için daha çok lezzet alabiliyordu.
An’ı yaşayabildiği için yüzlerce kez hata yapsa da daha iyisi olmak için çabalıyordu. Zaman geçtikçe hatalarından deneyim elde ediyor daha üst levele atlamak için çabalıyordu. Adam olmak için çok çabalıyordu. Benim için bu kadar yeter demiyordu. Sınırlarını öğrenmeye çalışıyordu. Daha iyisini yapmak için emek harcıyordu. Yürüyebilmesi için uzun süre yerlerde sürünmesi gerektiğini biliyordu. Uzmanlar emeklemenin yararlarını anlatıyordu anlatmasına ama biz büyükler hemen yürüsün aceleciliğinden ellerinden tutarak yürütmeye başlıyorduk. Erken yürütünce ne oluyordu peki? Mücadelesi olması gerektiği gibi ilerlemeyince ilkel refleksleri ile uzun yıllar başbaşa kalıyordu. Sonra da bu zamane çocukları bir farklı demeye başlıyorduk.
Yeni öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Peki ilkel reflekslerinin olması gereken zamanda kaybolması gerektiğini ve kaybolmazsa sonuçlarını biliyor muydunuz? Bunlardan en önemli geçmesi gereken refleksler şunlardır;
Moro, spinal galant, tonik labirent, simetrik tonik boyun (STNR), babinski (plantar), asimetrik tonik boyun (ATNR), palmar, rooting (emme).
Farkında olmadan bebekliğimizden itibaren ne kadar çok emek harcıyoruz. Ancak hızlı başarı dediğimiz davranışlarımızın sıkıntısını uzun süre çekebiliyoruz. Tıpkı emeklemeden yürümeye geçmek gibi. İlkel refleksler eşiğini atlamadan istidatlarımızı, kabiliyetlerimizi ortaya çıkartamıyoruz. Rabbim bazı refleksleri geçici bir dönem için veriyor. Vakt-i zamanı gelince kaybolmaları gerekiyor. Kimi refleksler 6. ayda kimisi 7. ayda kimi 12. ay derken işlevlerini yavaş yavaş yitirip gidiyorlar. Bebeğimiz binlerce kez deneyerek o ilkel hareketlerini üstünden çıkartıp atıyor. Kısacası en güzel zorlanmayı en başından itibaren yapıyoruz. Bizlerin ilerlemesi için hep çaba lazım. Gayretimizdir bizi diri tutan ve adam yapan. Canım evladlarımızın bebekliklerindeki o gayret ve azim her daim hayatlarında olsun ki hem ahiretleri hem de ahireti kazandıracak dünyaları ihya olsun.
Velhasılı kelam kader gayrete aşıktır. Tıpkı evlatlarımızın sandalyeye çıkamadan düşüp, canı acımasına rağmen yeniden azimle denemeye devam etmeyi istemesi gibi…
Anne olduktan sonra zamanın sahibinin ben olmadığını daha iyi idrak ettim. Anı yaşamayı daha fazla deneyimlemeye başladım. Ne kadar iyi yapabildiğim tartışılır ama bebeğim gibi denemeye devam ediyorum. Yoldayız, yolcuyuz…
Biliyorum ki bugün bu akşam bu hafta nasıl olacak belirsiz. Güzel bir niyet ile bir plan yapıyorum önce nasip diye başlıyorum. Çünkü çocuklar hastalanabilir, huysuzlanabilir, atak haftasına girebilir, morali bozuk olabilir, etraftan etkilendiği bir olay olabilir. Artık sadece sözde bana göre bir hayat yok, biz varız. Zamanın ve anın kıymetini yeniden öğrenme fırsatını veren Rabbime şükürler olsun. Yüzlerce kez başarısız olmanın insan olmanın doğasında olduğunu fark ettiren Rabbime şükürler olsun. Denemeye değer bir hayatı nasip eden Rabbime hamdolsun.
Fatma Nur Bayır