Gün doğar, gün batar,
Mevsimler gelir geçer,
Yüreğime kuşlar konar,
Konar da, durmaz göçüp giderler
Göçen kuşlar, giden kuşlar.
Her birinin ötüşünde
Bir ebediyet türküsü nağmelenir
Ve benim yüreğim çaresizlikle limelenir.
Pır pır kanat çırparım,
O kuş benim! O kuş benim!
Olmadı, bu kuş benim!
Heyhat! Hiçbiri bende kalmaz,
Hiçbiri benim olmaz.
Hepsi sonsuzluğun yolcusu,
Bende kalan amansız bir yürek sancısı.
Gözlerim kuşların kanadına takılı kalır,
Kim bilir, bir daha görüşmek belki de başka diyarlardadır.
Hepsinden bir iz, hepsinden bir yara
Kanar da kanar.
İçimden, taa içimden gelir ayrılığın derin derdi
Ve bitmek bilmez ebed! Ebed! diye inleyen sesi.
Bilen var mı?
Var mı acep bir merhemi, çaresi?
Derken bir kurtarıcı SÖZ gönderir Rabbim bana,
Rahmet yağmurları gibi düşer yüreğimin toprağına.
Her derdime deva gelir, şifa verir, can verir.
Gün doğar gün batar
Mevsimler gelir geçer
Bundan sonra inan bana
Yüreğime konan kuşlar
Göçen kuşlar, giden kuşlar
Ayrılığı yakan kuşlar
Eza değil sefa verir.
“Her şey helâk olup gidicidir. Ona bakan yüzü müstesna. Hüküm O’na aittir; siz de ona döndürüleceksiniz.” (Kasas Suresi:28:88.)
“Fânîyim, fânî olanı istemem; âcizim, âciz olanı istemem.
Ruhumu Rahmân’a teslim eyledim, gayrı istemem.
İsterim, fakat bir yâr-ı bâkî isterim.
Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim.
Hiç ender hiçim, fakat bu mevcûdâtı umumen isterim.” (Sözler s.201)
“Ya Baki Entel Baki Ya Baki Entel baki”
“Ey Baki olan Allah! Ancak sensin Baki!” (Lem’alar s. 20)