Boşanma sayısının artmasıyla birlikte gündemimize yansıyan önemli bir problem; ortada bulunan çocuklar. Eğer var ise, boşanmadan en çok etkilenen çocuk oluyor. Boşanmanın çocuklar üzerindeki etkisi Esenyurt Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Orhan Çelik ile konuştuk. İstifadenize sunuyoruz
Boşanma sürecini çocukların en az hasarla atlatması için, yapılması gerekenler nelerdir?
Tabii bu çok olumlu bir konu değil; ama hayatın içerisinde, hepimizin başına gelebilecek olan ve bulunduğumuz çağda fazlaca karşılaştığımız bir konu. Sistem teorisine göre sistemin en zayıfları çocuklardır, öncelikle bunun bilinmesi çok önemli. Boşanma anneye de babaya da iyi gelmiyor. Çocuklarda da çeşitli kaygı bozukluklarına, tepkilere, akut stres bozukluğuna neden oluyor. Dolayısıyla anne babanın bilmesi gerekiyor ki çocuklar bu süreçten etkileniyor. Mutlaka etkilenecek, az veya çok. Bu yüzden “Eş olarak evli kalamamış da olsak en azından anne-baba kalmayı becerelim” duygusunu kendi içlerinde hissetmeleri; bütün sorunu, boşanmanın etkisini, ortadan kaldıracaktır diye düşünüyorum.
Birinci madde bu herhalde. Anne-babalık bitmiyor. Biten sadece karı-kocalık durumu…
Evet, annelik- babalık devam ediyor. “Senin annen ve baban olmaya devam edecek. Sadece biz aynı evde yaşamayacağız, sen annenle/ babanla kalmaya devam edeceksin; ama ben seni sürekli görmeye geleceğim. Daha fazla birlikte olacağız.” diye çocuğu yatıştırmak gerekiyor. Çünkü bu çocuk için kaygı verici bir durum. Çocuğun bir şekilde şartlarının değişmeyeceğini, sadece anne- baba ile ilgili sorun olduğu, ona yansımayacağını, ona gerçekten gönülden hissettirmek gerekiyor. Başka bir husus; çocuğun evini değiştirmemek olabilir. Çünkü zaten aile sistemi değişiyor. Yaşanan ebeveyn tek kişiye düşüyor. Eğer yaşadığı yeri değiştirmezsek bu duruma daha kolay alışabilir. Bir de anne ve babalar çocuklarını piyon olarak kullanıyor. “Babana söyle şöyle yapmasın”, “Annene söyle şöyle yapmasın” şeklinde çocukları piyon gibi kullanırlarsa büyük zarar görürler. Çünkü çocuklar zaten evliliğin iyi gitmediğini görüyorlar ve kendilerini iyi hissetmiyorlar. Daha sonra çocuklar kendileri için değil, anne babalarını mutlu etmek için yaşamaya başlıyorlar. Duygusal ritmi bozuk ailelerde daha çok bu şekilde olabiliyor. Bir de anne ve baba da onları kullanırsa veya ayrılma sebepleri konusunda gerekli açıklamayı yapmazlarsa çocuk kendini suçlu görebilir. Hatta çocuklar “Babamı kızdırdım, canını sıktım veya oyuncak istedim.” gibi düşüncelerden dolayı ailelerinin boşandığını düşünerek, kendilerini suçlu hissederek bir şekilde çöküntüye, depresyona girebilirler. Bu yüzden ayrılığın sebebi iki tarafın da olduğu bir yerde güzelce izah edilmeli.
Çocukların ruh sağlığı nasıl etkileniyor bu durumdan?
Şöyle bir durum var. Sinir sisteminin gelişimi ilk 5 yaşta gerçekleşiyor. Bundan sonraki gelişim daha az olur. Özellikle çocuk ilk 5 yaş içindeyse, hareketlere çok daha fazla dikkat etmek gerekir. Sanki birisini uyandırmamak için parmak ucunda yürürüz ya, aynı onun gibi. Zaten çocukların durumuna empati yaparak bu süreci yönetmek hem anne için, hem baba için çok önemli. Çocuk olmazsa bir daha eşinle karşılaşmayacaksın evet. Fakat çocuk olduğu için bu süreç oldukça dikkatli ve kontrollü bir şekilde yönetilmeli. O yüzden de iyilikle ayrılmalıyız. Tamam, birbirine eş olma durumu bitse de ayrıldığımız insanın öfkesini çekmememiz, ufak meseleleri bir tarafa bırakıp evladımızın ruh sağlığını ön plâna çıkararak bir ayrılma sürecini düşünmemiz bence en önemlisi. Yoksa evlenmek de mutlu olmak için, boşanmak da. Kaldı ki yapılan çalışmalarda görüyoruz ki eğer aile içinde şiddetli geçimsizlik varsa, çocukların o duygu selinin bozuk olduğu ailelerde kalmasındansa, ebeveynlerin boşanıp tek ebeveynli ailelerde yaşamaları ruh sağlığına daha olumlu etki ediyor. O yüzden boşanma eğer kaliteli bir şekilde yönetilirse herkesin faydasına olur. Tabii ki evlenmek, boşanmak için yapılmaz. Evlilik doğal olan bir yoldur. Evliliğin devam etmesi kutsaldır; çünkü orada evlatlarımız yetişmektedir. Ama insanlar bunu yapamamışsa, evlilik insanları tedavi etmesi gerekirken hasta eder pozisyona getirirse o zaman boşanma ile evliliği bitirebiliriz. Ama bu süreç, çocuk ön plâna alınarak ilerletilmeli diye düşünüyorum.
0-5 yaş üzerinde özellikle durdunuz. Ergenlik dönemi için söyleyecekleriniz var mı?
Boşanma ne kadar ileride olursa çocuğun etkilenmesi daha az olacaktır. Filmlerde de görülür ya; psikiyatra giden hastaya devamlı şu söylenir: “Biraz çocukluğunuza dönelim.” Çünkü bilimsel araştırmalara göre çocukluk dönemi çok hassas bir dönem ve kişilik ilk 5 yaşta şekilleniyor. O yüzden bu dönemde daha da hassas olmak gerekir. Tabiî ilerleyen dönemlerde kişi daha da olgunlaşacak ve bu süreci kaldırması daha kolay olacaktır, diye düşünüyorum.
Peki, neden 0–5 yaş en hassas dönem?
Farkındaysanız o yaşta düşüncelerimizi yeterince anlatamayız, çocuk olduğumuz için çok fazla önemsenmeyiz veya ailelere müdahale edemeyiz. O yaşlarda daha bir pasif durumdayız sanki ama bir taraftan da bize hasta olarak gelen insanlara baktığımızda bu hastalıklara temel olan şeyin kaynağı bir şekilde o yaşlardan etkileniyor.
Bir de ebeveynden birinin diğerine çocuğu göstermeme olayı var. Bu durumun çocuk psikolojisi üzerindeki etkisi nasıl olabilir?
Bu, çocuğu adeta yetim bırakmak gibi. Bunlar narsist ve bencil insanların yaptığı şeyler. Neden çocuğu göstermemek? Bu açıkça “Ben öfkeliyim, öfkemi çocuk üzerinden eski eşimden çıkaracağım” demek. Bir kere çocuğun olduğu yerde öfke olmamalı. Çünkü o; senden sonra, sen öldüğünde sana dua edecek veya senin neslini devam ettirecek insan. Sen nasıl ona annesini veya babasını göstermezsin veya karşı tarafla öfke üzerine kurduğun ilişkiyi çocuk üzerinden yaşarsın? Bu, en ağır cezalardan bir tanesi belki. Bunun hukukî anlamda cezası yok; ama duygusal anlamda en büyük cezalardan birisi diye düşünüyorum. Onun için ayrıldığımız eşimizden helallik istemek, birbiri ile yapamadığını anlayıp daha mütevazı bir duruş içerisinde olmak ve eski eşin öfkesini üzerine çekmemek çocuk için yapılacak en büyük güzelliktir.
Peki, çocukların okul başarıları nasıl etkilenir bu durumdan?
Tabiî düşecektir; çünkü konsantre olamazlar. Okul başarılarına ayırması gerektiği enerjisini “Babam ve annem neden böyle yapıyorlar, neden ayrıldılar, neden biz yalnızız, neden benim babam yok, neden annem yok?” sorularına harcar. Çocuğun dünyası çöküntüye uğrayacak, tabii ki ders başarısı da bozulacak. Hayat bir gelişme süreci, o gelişme ve değişmenin olabilmesi için ortamın uygun olması gerekir. Ama kaygılarla, psikolojik sorunlarla giden bir hayatta kişinin fiziksel özellikleri bile gelişmeyecektir. Hatta çocuk eğer bu boşanma sürecinden veya ondan sonraki öfke sürecinden etkilenirse hayatına kadın veya erkek almayacaktır. O evlenmeyen insanlar var ya, onlar işte ebeveynlerinin evliliğini pozitif bir referans noktası olarak görmüyorlar. “Babam annemi mutlu edemedi ki başka bir erkek beni mutlu etsin” diye düşündükleri için hem hayattaki tercihleri değişecek, hem de bu kurumdan mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışacaklardır. O yaşlarda yaşadığı şeyler aslında gelecekte böyle bir kuruma olan güvenlerini sarsacaktır. Can sıkıntısıyla, gelecek endişesiyle, yalnızlıklar içinde onarılmaz bir yaraya neden olur. Ama boşanma sürecini böyle yaşamayabiliriz.
Peki, bir uzman olarak bu süreci yaşayan aile büyüklerine, anne ve babalara son olarak tavsiyeniz var mı?
Çocukları boşanmaya hazırlarken ilk başta onlara bu ayrılma konusundan sorumlu olmadıklarını söyleyebiliriz. Aslında bizim de üzgün olduğumuzu; ama bundan başka seçenek kalmadığını, annesinin babasının yanında olduğunu, daha fazla zaman geçireceklerini ifade etmeliyiz. Maddî ve manevî desteğimizi eksik etmemeliyiz. Bir de evlilik konusunda olduğu gibi boşanmada da aileler çok bu işin içine girmemeliler. Çünkü bu, aile içinde yaşanan bir süreçtir. Daha fazla insan karıştıkça bu süreç giderek bozulmaya başlıyor. Mümkün oldukça karşı tarafın öfkesini çekmeyerek süreci yönlendirmeye çalışmalıyız. Allah kolaylık versin bu yolda olanlara.
Merhaba biz eski eşimle 2019 Ekim ayında bosandik velayet babasında kaldı..çocuğu ben görmeyeyim diye kendi Antalya’daki evinde ikamet ederken kendi annesine verip çocuğu çoruma gönderdi ben ise denizlide yasiyorum..her çocuğu alacağımda sorunlar yasiyorum çocuk uzakta olduğu için gorme hakları uymadığı için çocuğumu göremiyorum telefonla hiçbir şekilde gorusturmuyor.bende çalışmak zorunda olduğum için 15 güne bir coruma gidip 2 gun çocuğu almam imkansiz oluyor pandemi dolayısı ile çocuğumu en son 2020 ağustos ayında gördüm 5 aydır oglumdan hiçbir haber alamiyorum ..babası ben görmeyim diye çocuğu annesinin yanına coruma gönderiyor oglum 4 yaşına girdi küçücük bana ihtiyacı var ama ben göremiyorum pandemi dönemi ile uzun zamandır da göremiyorum karşı tarafla zaten iletiism kuramıyorum ne yapmaliyim