Uzm.Dr. Mehmet Yavuz ile Türkiye’nin ve Dünya’nın gündeminde olan tatsız bir konuyu “Sübyancılık”ı (Pedofili) konuştuk. İstifadeye medar olmasını umuyor, herkesi bu konuda müdakkik olmaya davet ediyoruz…
Öncelikle pedofili bir hastalık mıdır, suç mudur?
Pedofili ergenlik öncesi 4-11 yaş arası çocuklara cinsel arzu ve istek duymaya denmektedir. Bunun bir diğer adı da sübyancılıktır. Tabiî ki 4 yaşından daha küçük çocuklara eğilim gösteren çok daha ağır formlar da görülebiliyor. Zaten Latince ‘pedo’, ‘çocuk’ anlamına geliyor, ‘phile’, ‘sapma’ şeklinde tarif edilebiliyor. Pedofili suç mudur yoksa hastalık mı? Bu konu uzun yıllardan beri tartışılan bir konu; ama benim kanaatime göre pedofili hiçbir cezaî indirimi olmaması gereken, en ağır şekilde cezalandırılması gereken bir hastalıktır; çünkü hiçbir sağlıklı ruh hâli böyle sapkın bir eğilim göstermez. Aynı zamanda benim ve meslektaşlarımın hiçbir zaman için karşılaşmak istemedikleri bir vak’adır.
Araştırmalara baktığımızda, bu sapkınlığın arttığını görüyoruz. Bunun sebebi nedir sizce?
Maalesef yıldan yıla çocuk pornografisiyle alakalı CD, DVD gibi görsel dokümanların arttığını polis kayıtlarından öğrenmekteyiz. Ve bu pornografinin pedofili gibi sapkınlıkları tetiklediğini de analiz etmekteyiz. Ayrıca polis baskınlarında ele geçirilen pornografik yayınların nerdeyse yüzde kırkının çocuk pornografisine ait olduğunu bilmekteyiz. Bu hakikaten çok düşünülmesi gereken bir konudur. Dünyada çocuk pornografisiyle alâkalı pazarın beş milyar doların üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Özellikle internet çocuk pornografisi için çok büyük bir pazar olmakta. Şunu da ifade edeyim ki, çocuk pornografisiyle ilgili internet servis sağlayıcıların, web sunucularının maalesef ülkemiz dışında olması pornografiyle savaş konusunda ülkemizin tek başına yeterli olamayacağını da gösteriyor. Çocuk pornografisiyle mücadelede tüm dünya devletlerinin işbirliği ve dayanışma içerisinde olması gerekiyor. Ne yazık ki çok sıkı mücadeleye rağmen sadece Amerika Birleşik Devletleri’nden günde yirmi bin civarında çocuk pornografisiyle alâkalı döküman internete veriliyor. Dolayısıyla tüm bunlar, pedofilik sapkınlıkları tetikliyor. Hatta daha acısı Hollanda’da pedofililer bir siyasî parti kurmaya çalışıyorlarmış. Tüm dünyanın nefretini kazanan bu siyasî oluşuma Hollanda halkının da çok büyük bir kısmı tabiî olarak tepki gösteriyor. Neticede ülkemizde olduğu gibi tüm Avrupa ve tüm dünyada pedofili vak’aları bu tür pornografik yayınların da etkisiyle günden güne tırmanmaktadır, diyebiliriz.
Söylediklerinizden ortaya çıkan tablo, küresel bir oyunun aşama aşama devreye konulması gibi. Videosuyla, siyasî parti oluşumuyla, web siteleriyle, dizileriyle, modasıyla belki kozmetik sektörüyle, çocukları küçük kadınlar durumuna getirme çabası diyebilir miyiz?
Evet, küresel bir şebeke. Ayrıca pedofil, çocukta cinsiyet ayrımı görmüyor pek aslında. Hem kız çocuklarına, hem erkek çocuklarına yönelim oluyor. Zaten pedofili, sapkınlıklar içerisinde en ağır ve kabul edilemez olanıdır. En ağır ve bilinçli en büyük kötülük olarak tanımlıyoruz.
Çocuklarını koruyabilmeleri için anne ve babalara tavsiyeleriniz neler olur?
Pedofili çok büyük bir sapkınlık tabiî ki, ama anne babaların da çocuklarını korumak isterken çok paranoyak bir eğilim içerisine girmemeleri gerekiyor. Çünkü çocuğa yaklaşımın sevgi ve şefkatten mi kaynaklandığını yoksa sapkın duygulardan mı geliştiğini tahmin etmek mümkün değil. Zaten pedofili vak’aları incelendiği zaman genelde daha çok aile dışından akrabalar ve komşular tarafından gerçekleştiğini, nadiren de dış çevreden oluştuğunu görmekteyiz. Ama pedofili hastası her meslekten, etnik kökenden ve yaştan görülebiliyor. Sosyo-ekonomik düzeyi çok yüksek olduğu gibi çok düşük de olabiliyor. Kapalı ya da açık toplumlar fark etmiyor. Dolayısıyla bu da anne ve babanın dikkatli olmasını gerektiriyor. Ama bunu paranoyak bir duruma getirip çocuklarına kimseyi yaklaştırmamaları da doğru değil. En nihayetinde şöyle söyleyebilirim; pedofilik eğilim gösteren kişilerin bazı belirtileri olabiliyor. Mesela ellerinde çocuk pornografisiyle ilgili yayınlar, görsel dokümanlar bulunabiliyor. Ya da internette sürekli bunlarla meşgul olabiliyor. Bu tarz durumları olan şüpheli kişilere çocukları yaklaştırmamak gerekiyor. Zaten çok hassas bir konu. Hem tacize ya da tecavüze uğrayan çocuğun, hem ailenin yıllar boyu unutamayacağı travmatik bir durum. Özellikle yurt dışında bu anlamda daha paranoyakça yaklaşımlar görmekteyiz. Mesela bir kimsenin çocuğunun başını okşayamazsınız, onu sevemezsiniz. Buna izin vermezler genelde. Ama tabiî ki pedofilik yaklaşım, sevgi ve şefkatten dolayı olan yaklaşımdan daha nadir. Bunu bilemezsiniz. Bence en doğrusu bir çocuğa sevgi ve şefkat gösterirken anne babasının yanında göstermek. Yani yalnız bir çocuğa özellikle öpmek ve sarılmak gibi sevgi ve şefkat gösterileri yapmamak gerekiyor. Bence buna dikkat etmek lazım. Ülkemizdeki pedofilik vak’alara istatistiksel boyutta baktığımızda diğer ülkelere göre daha nadir görülen bir durumdur. Bu da bizim ülkemizdeki inanç sisteminin daha yoğun ve belirleyici olduğunu göstermekte.
Pedofilinin tedavisi var mıdır?
Pedofilinin tedavi edilmesi de hiç kolay değil. Çünkü pedofilik vak’alar genelde tedavi olmayı kabul etmiyorlar. Tedavi de çok sonuç verici olmuyor. Ama biraz öngörüsü olanlarda psikoterapi ve davranışçı terapi işe yarayabiliyor. Şunu ifade edeyim; pedofilik vak’aların önüne geçmede cezaların caydırıcı olması ve bunun bilinmesi de çok büyük önem arz ediyor. Şayet pedofil, “yaklaşırsam yanarım.” bilincinde olursa bu tip sapkınlıklardan uzak durmaya çalışacaktır elbet. Her pedofili suçlusuna verilebilecek en ağır cezalar verilmelidir. Çünkü çocuklarımızı bu tür sapkın duygulardan korumak istiyorsak cezaların caydırıcı olması gerekiyor. Ayrıca pedofilik saldırıları yapan kişiler çok hassas bir çalışmayla ortaya çıkarılmalı ve yakalanmalı. Nitekim “bu suçu işlersem bir gün mutlaka yakalanırım.” düşüncesinde olmalılar. Ama kesin delil olmadan kişilere pedofil yaftası yapıştırmak da doğru değil; çünkü bu, insanın ömür boyu alnından çıkmayacak bir leke olacaktır. Bu yüzden emniyet güçlerinin çok titiz bir çalışmayla bu tür kişileri ortaya çıkarıp, cezasının da en ağır şekilde verilmesi gerekiyor. Çeşitli ülkelerde caydırıcı olması için çeşitli cezalar uygulanıyor.
Peki, saldırıya uğramış bir çocukla karşılaştık, nasıl davranmalıyız?
Her şeyden önce şu önemli; pedofilik saldırıya maruz kalmış bir çocuğa yaklaşmakta çok dikkat etmek gerekiyor. Bir kere çocukta suçluluk duygusu uyandıracak eylem ve söylemlerden kesinlikle uzak durulmalıdır. Anne ve baba çok öfkeli oldukları için çocuklarını teskin ederken suçluluk duygusu uyandırabilirler. Her ne olursa olsun çocuklar suçsuzdur. Bu asla unutulmamalıdır. Taciz veya tecavüze uğramış çocuğun kendisine ve ailesine vakit kaybetmeden profesyonel bir ekip tarafından psikolojik tedavi uygulanmalıdır. Hatta tüm tedavi masraflarını devlet ödemelidir. Böyle bir durumda işin fatura boyutuna bakılmamalıdır. Bir de şu çok önemli. Çocuğun ve ailesinin ifadeleri alınırken maalesef şöyle bir hata oluşuyor. Karakolda, savcı karşısında, mahkemede, ayrı ayrı defalarca ifadeler alınıyor ve aynı travmalar hem çocuğa, hem ailesine tekrar tekrar yaşatılıyor. Hâlbuki sadece bir kez psikolog kontrolünde ifade alınmalı, videoya alınmış şekilde ve her yerde bu kullanılmalıdır. Çünkü yaşanan çok büyük acının tekrar tekrar anlattırılması daha büyük bir travmatik durum oluşturmakta. Buna çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Devamı Bizim Aile Ağustos sayısında…