Hz. Safiye binti Huyey (ra) rivâyet ediyor:
Şüphesiz şeytan âdemoğlunun bedeninde kanın bedende dolaştığı gibi dolaşır.
Hz. Muaz bin cebel (ra) rivâyet ediyor:
Şeytan insanın kurdudur. Koyunun kurduna benzer. Kurt; sürüden ayrılan, kenarda duran koyunu kaptığı gibi, şeytan da cemaatten ayrılanı gözetir. Ayrılıktan sakının. Cemaatten, topluluktan ve camilerden ayrılmayın.
Hz. Ubeyde bin Ümeyr (ra) rivâyet ediyor:
Bir kişi zalim idareciye yakınlığını arttırırsa, Allah’a olan uzaklığını arttırmış olur. Kişiye bağlı olanlar çoğalırsa, şeytanları çoğalmış olur. Malı çoğalırsa hesabı zorlaşır.
Hz. Ebu Hureyre (ra) rivâyet ediyor:
Mü’minin dört düşmanı vardır. Kendisine hased besleyen mü’min, ona kin duyan münafık, yoldan saptıran şeytan ve onunla savaşan kâfir.
Hz. Ömer (ra) rivâyet ediyor:
Size Sahabîlerimi ve onları izleyen nesli tavsiye ederim. Sonra yalan yaygınlaşacak. Öyle ki, yemin etmesi istenmeden kişi yemin edecek. Şahitlik etmesi istenmeden şahitlik edecek. Dikkat edin. Bir erkek kendisine nikâh düşen bir kadınla hiçbir surette baş başa kalmasın. Şayet kalırsa üçüncüleri şeytan olur. Cemaate sarılınız. Ayrılıktan uzak durunuz. Şeytan tek kişiyle beraber, iki kişiden ise daha uzaktır. Cennetin en orta yerini isteyen kimse cemaate sarılsın. İyilikleri kendisini sevindiren, kötülükleri ise kendisini üzen kimse gerçek mümindir.
Hz. İbni Abbas (ra) rivâyet ediyor:
Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen, iyiliği emredip kötülükten sakındırmayan bizden değildir.
Hz. Cabir bin Abdullah (ra) rivâyet ediyor:
Hoş geldiniz. Küçük cihattan büyük cihada, nefsin gayr-ı meşrû arzularıyla mücadele etmeye döndünüz.
Hz. Esma binti Umeys (ra) rivâyet ediyor:
Ne kötü kuldur o kul ki sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi olan Allah’ı unutur da kendinde bir şeref var sanıp kibirlenir. Ne kötüdür o kul ki en yüksek ve istediğini yapmaya muktedir olan Allah’ı unutur da zulüm ve tecavüze kalkışır. Ne kötüdür o kul ki kabir ve orada çürümeyi unutur da bu dünyadaki asıl vazifesini kulak ardı edip oyalanır. Ne kötüdür o kul ki nereden gelip nereye gittiğini unutarak serkeşlik ve azgınlığa dalar. Ne kötüdür o kul ki dini âlet ederek dünyayı ister. Ne kötüdür o kul ki şüpheli şeylere sarılıp dinî yasaklardan kurtulmaya çalışır. Ne kötüdür o kul ki rehberi bir tamahkârlıktır. Ne kötüdür o kul ki nefsinin herhangi bir kötü arzusu onu yoldan saptırır. Ne kötüdür o kul ki bir gayr-ı meşrû istek ayağını kaydırır.
Hz. Nu’man bin Beşir (ra) rivâyet ediyor:
Şeytanın süsleri ve tuzakları vardır. Süs ve tuzaklarından bir kısmı şunlardır: Allah’ın verdiği nimetlerle şımarmak, Allah’ın ihsan ettiği şeylerle övünmek, Allah’ın kullarına karşı büyüklük taslamak, Allah’ın rızasını bırakıp nefsinin gayr-ı meşrû isteklerine uymak.
Hz. İbni Abbas (ra) rivâyet ediyor:
Beş şey beş şeyin karşılığıdır: (1) Bir topluluk verdiği sözden dönerse, Allah mutlaka düşmanlarını başlarına musallat eder. (2) Allah’ın indirdiğinden başka bir şeyle hükmederlerse, fakirlik mutlaka aralarında yaygınlaşır. (3) Aralarında fuhuş yaygınlaşırsa, ölümler mutlaka çoğalır. (4) Ölçü ve tartıyı eksik yaparlarsa, ziraatın bereketinden mutlaka mahrum kalırlar ve kıtlığa yakalanırlar. (5) Zekâtı vermezlerse, Allah mutlaka yağmuru keser.
Hz. Ali (ra) rivâyet ediyor:
Cenneti özleyen hayırlara koşar. Cehennemden korkan gayr-i meşru lezzetlerden kaçar. Ölümü bekleyene, lezzetler önemsiz gelir. Dünyaya soğuk bakana musibetler hafif gelir.
Hz. Ebû Bekir (ra) rivâyet ediyor:
Haramla büyüyen her beden Cehennem ateşine en lâyık olan bedendir.