Eş olmak, evlilik çok özel ve mahrem duyguları içinde barındırıyor. Kendine has bir bütün olma hali, her ailenin hususiyetlerinden. Bediüzzaman’ın ifadesiyle bir “tahassungâh” olan aile hayatı bazı hallerde eşleri zorlayan ve azab çektiren bir mekanizmaya dönüşüyor. İşte evlilikleri çıkmaza sürükleyen, beraber yaşamayı zorlaştıran hallerden biri de eşler arası kıskançlık. Bu keyifsiz konuyu Pedagog ve Aile Danışmanı Sedat Demir’in güler yüzü ve eşi Havva Hanımefendi’nin misafirperverliğiyle keyifli bir sohbete dönüştürdük. Gelin, bu sohbeti birlikte dinleyelim.
Kıskançlık çok genel bir duygu. Doğar doğmaz kıskançlıkla tanışıyoruz. Kıskançlık doğuştan verilen bir duygu mu, yoksa sonradan edinilen bir duygu mu?
Kıskanma çok doğal bir duygu. Aslında her duygu belli bir oranda yaşanırsa normal oluyor. Olması gerekenden fazla olunca problem oluşturmaya başlıyor. Kıskançlık belli bir yere kadar kişinin kendini geliştirmesine yukarıya çekmesine katkı yapan bir duygu. Ama buradaki karşı tarafa zarar verme, karşı tarafın sınırlarını aşma noktasına geldiği zaman iki tarafa da zarar vermeye başlıyor. Bir de kıskanmada şu var. Aynı statüde, aynı durumlarda olan kişilere kıskanma olur. Vehbi Koç’u, Sabancı’yı kıskanmıyoruz mesela. Komşumuz, akrabamız, eşimiz gibi aynı yerde olduğumuz insanları kıskanıyoruz. Kardeş kıskançlığında da yan yana değil de üst olduğunu söyleriz biz. Abi veya abla olduğunu hissettirin deriz ebeveyne. Öyle olunca “Zaten o benim altımda niye kıskanayım ki” demeye başlar. Bir 3. Lig takımının Süper lig takımını kıskanmaması gibi. Evlilikte de durum aynı. Erkek veya kadın eşinin sadece kendisine ait olduğunu düşünüyor. Arkadaş kıskançlığında da başka bir arkadaşıyla daha sıkı fıkı olmasının kabullenemiyor. Diğerini tercih etmiş gibi düşünüyor. Burada da sahip olma duygusu öne çıkıyor.
Kıskançlıkların sebepleri nelerdir?
Sahip olduğunu kaybetmeme kaygısı ön plâna çıkıyor. Annenin oğlunu kıskanmasında, gelin-kaynana çatışmalarında bu çıkıyor. Kendi benlik tasarımına göre daha iyi bir yerlerde olması gerektiğini düşünüyor. Aynı şartların değiştiğini düşündüğü zaman kıskanmaya başlıyor.
Eşler hangi aşamadan sonra bir uzman yardımına başvurmalıdır?
Böyle durumdaki eşler hiçbir zaman bir uzmana sormaz. Çünkü sorunun farkında değildir. Sorun olduğunu düşünmediği için bu tip durumlarda yardım etme şansımız da çok az. Kıskanmaya götüren kişinin kendi duyguları da olmayabiliyor. Sosyal medya hesaplarında koyduğu bir işaret, ima, sözden de eşler kıskanabiliyorlar. Öyle olunca ilişkilerin koptuğu da oluyor. Karşı tarafın o zamana kadar getirdiği davranışlar, algılar var. O yaşa kadar yüklediği anlamlar var. O da onlara göre karar verip uygulayabiliyor. Mesela Facebook’ta profil fotoğrafı olup sadece yer bildirimi yapmış bir karşı cinsin arkadaşlığını kabul ettiyse buradaki kıskanmanın haklılık payı yüksek oluyor.
Eşlerin birbirlerinin sosyal medya hesaplarına girmeleri, şifrelerini bilmeleri doğru mu? Eşlerin benlik saygısı nerede başlar, nerede biter?
Sosyal medyayı ihtiyaç olursa kullanmak lazım. Birisinin ihtiyaç için kullanıp kullanmadığı anlaşılır zaten. Eşler böyle durumlarda bir şey demez. Ama eşine harcaman gereken zamanı sosyal medyada kullanırsan o zaman itirazlar geliyor. Aslında ölçü o olmalı. Yani bireylerin birbirleriyle, yakınlarıyla, çocuklarıyla geçirmeleri gereken zamanları buralarda harcıyorsa sıkıntı o zaman çıkıyor. Kadınların erkekleri bu kadar kıskanmalarının altında da bu yatıyor. Erkek daha sosyal, dışarıda, dışa dönük, kadınlar ise evde. Eşlerinden güzel söz duymuyorlar.
Kıskançlık sebebi:Teknoloji
Teknoloji çok yakınımızda, her yerde, her an ulaşabiliyoruz. Eş, “Bilgisayar burada nasıl olsa“ diyemiyor. Telefonlar her an yanımızda ve bilgisayar gibi hizmet veriyor. Öyle olunca 5 dakikasını bile değerlendirebiliyor. Bu da kıskanmanın boyutunu arttırıyor tabii. Çiftler ihtiyaç hissettiğinde sosyal medyayı kullanmalılar. İnsan neyi paylaşıp paylaşmayacağının da sınırlarını bilmeli. Eşlerin sosyal medya şifrelerini bilip girmelerini ben doğru bulmuyorum. Bu kişisel bir alan. Bunu korumanın daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Kıskanıyor, demek ki “beni çok seviyor” mantığı doğru mu?
Ben doğru bulmuyorum. Bu sefer iş karşı cinsi kıskandırmak gibi başka noktalara kayıyor. Oturmuş bir bireyde ve ilişkilerde kıskanma olmaz. Burada yanlış anlaşılmasın. Kişi kıskandıracak şey de yapmaz, kıskançlık da olmaz zaten. Çünkü sen bilirsin gizli saklı bir şeyin olmadığını, kıskanmayı gerektirecek bir hal olmadığını. Oturmuş karakterlerde hem kendine, hem karşı tarafa güven vardır. Mesela eşim 40 yaşını görmüş kadın. Ben mi diyeceğim ona “bu dar bunu çıkar, balkondan bakma” diye. Bu ona saygısızlıktır, onun sınırlarını aşmaktır. Telefonuna şunu ekleme, bunu çıkar, bunu tak, şunu sil. Bu hakarettir aslında karşı tarafa. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Kıskanmanın sevgiyle bir ölçüsü yok. “Seviyorum, benden başkasıyla görüşmesin.” Niye görüşmesin ki? Bu bakış açısıyla, sevgiyle ilgili değil. Evliliğe, arkadaşlığa bakış açısıyla ve yetişme şartlarıyla ilgili. Eşinizin sınırları, hayata bakışındaki olgunluk ve oturmuşluk aslında bizi kıskanmamaya götürüyor.
Kıskanan ve kıskanılan eşlere tavsiyeleriniz neler?
Kıskanılınca ne oluyor? Eşi hayatını sınırlamaya, araştırmaya, kontrol etmeye, sorgulamaya, takip etmeye başlıyor. O zaman eşimi buna götüren etmenler neler diye özellikle erkeklerin düşünmesi gerek. Erkekler daha fazla sosyal hayatın içinde olduğu için söylüyorum, bunu gözden geçirmeli ve eşiyle bunları onu rencide etmeden, onu küçümsemeden, küçültmeden, hakaret etmeden, kişiliğini, karakterini bozmadan bunu paylaşmalı. Yani “Böyle bir şeyler hissediyorum, aklında bir şey mi var? Benden şüpheleniyor musun? Veya bu konuyla ilgili düşüncelerin ne? Bak ben bunu yapıyorum ama senin düşüncen ne? Bizim çalışma ortamımız bu şekilde” gibi… Bir de kıskanan kişi de belli bir zaman sonra eşini öyle kazanamayacağını anlamalı. Eşini kontrol etmeye, sınırlandırmaya çalışarak, takip ederek, güvenmeyerek, sürekli ona “sen böyle yapıyorsun, durmuyorsun, şuraya buraya gidiyorsun” diyerek kazanamaz. Daha da eşinden uzaklaşır karşı taraf. Gereksiz yere eşini, hayatını kısıtlama onun daha da agresifleşmesine, aile sınırlarına uymamasına, onu eşinden uzaklaştırmaya neden olur. Hissettiklerini paylaşıp bir değerlendirme yapmak bence iki tarafı da hoşnut eder. Ama öbür türlü kontrol etme, şifresini bulup girme vs… O onu daha da uzaklaştırır ve ilişkilerin bozulmasına neden olur. Kıskanmanın dengesini iyi oturtmak lazım diye düşünüyorum.