Yetim ve istismar konusunu, yetimden ziyade, korunmaya muhtaç çocuklar parantezinde değerlendirmek istiyorum; çünkü kurumlarda kalan çocuklar sadece yetim değil. Sadece babası veya annesi vefat etmiş olmuyor. Ailesi belli olmayan var, cezaevinde olan var ya da belli şartları yerine getiremeyen var. Bu yüzden bu kurumlardan kalan çocuklar da var. Ama biz de çalışanlar olarak bu çocukları bir anlamda yetim olarak görüyoruz. çünkü onlar savunmasız ve korunmaya muhtaçsa, tıpkı anne ve babaları yokmuş gibi devletin personellerinin ve uzmanlarının gayretleriyle yetişiyorlar.
Devlet koruması altındaki çocuk kimdir?
Anne ve/veya babasız, anne veya babası veya her ikisi de belli olmayan, anne ve babası veya her ikisi tarafından terk edilmiş olan, anne veya babası tarafından ihmal edilip; fuhuş, dilencilik, alkollü içkileri veya uyuşturucu maddeleri satma ve kullanma gibi her türlü sosyal tehlikelere ve kötü alışkanlara karşı savunmasız bırakılan ve başıboşluğa sürüklenen, bedensel, zihinsel, ahlakî, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismara uğrayan, suç mağduru olan çocuklar devlet koruması altına alınır. Tabiî bunların hepsinde suça meyil, mağdur olma, ihmal ve istismar edilme var. Bunlar bir birikim olarak geliyor, uzmanlar değerlendiriyor ve mahkeme kararıyla bu çocuklar devlet koruması altına alınıyor.
Peki, istismar ve ihmal nedir, ne yaparsak ihmal veya istismar etmiş oluruz?
Fiziksel istismar; 18 yaşından küçük çocuk ya da gencin anne babası ya da bakımından sorumlu başka kişi tarafından sağlığına zarar verecek biçimde fiziksel hasara uğraması, yaralanması ya da yaralanma riski taşımasıdır. Bu hasar; elle ya da bir nesneyle vurularak, itilerek, sarsılarak, yakılarak ya da ısırılarak oluşabilmektedir.
Fiziksel ihmal ise; 18 yaşından küçük çocuk ya da gencin yetersiz beslenme, giydirme, hijyen ya da bakım verme sonucunda zarara uğramasıdır.
Duygusal istismar; Çevredeki yetişkinler tarafından gerçekleştirilen çocuğun kişiliğini zedeleyici, duygusal gelişimini engelleyici eylemler ya da eylemsizlikler olarak tanımlanır Sözel istismar, fiziksel olmayan ancak çok ağır olan cezalar ya da tehditleri içerir.
Duygusal ihmal; çocuğa bakmakla yükümlü kişinin bu yükümlülüğünü yerine getirememesi, beslenme, giyim, tıbbî, sosyal ve duygusal gereksinimler ya da yaşam koşulları için gerekli ilgi ve sevgiyi göstermemesi, ayrıca çocuğun şiddetle karşı karşıya kalmasına izin vermesidir.
Kurumlara baktığımızda, fiziksel istismarın önüne geçilebiliyor; ama duygusal istismar ve ihmalin önüne şuan geçmiş değiliz. Fiziksel istismarı kanıtlayabiliyorsunuz. Bir çocuğun darbe aldığını görüyorsunuz, hemen bakım personeli veya aileye ceza kesebiliyorsunuz. Ama duygusal ihmal ya da istismarda elle tutulur bir şey olmadığından bunu yapamıyorsunuz. Çocuk bunu travmatik birtakım davranışlar sergileyerek ifade ediyor. Ya altına kaçırıyor, ya kekeliyor, ya korkulu rüyalar görüyor, ya küfür ediyor, ya da öfkeli davranışlar sergileyebiliyor.
Cinsel istismar; en korkutucu olanı ve bizim genelde konuşmaktan çekindiğimiz bir konu. İnsanî olarak bunları dile getiremediğimiz, sakladığımız, hep içimizde yara olarak kalan bir durum. Bir erişkinin cinsel gereksinim ve isteklerini karşılamak için çocukları araç olarak kullanmasıdır. Yaş ne kadar küçülürse o kadar pedofili olarak değerlendirilir. Bilimsel araştırmalar pedofili için elle tutulur bir sonuç veremiyor.
İhmal ve istismar terimlerini tanıdıktan sonra kurumlardaki yetimlerin ya da genel bir tabirle korunmaya muhtaç çocukların kaldıkları kurumlardaki değerlendirmesini yapalım. Buradaki istismarı iki başlık altında değerlendirebiliriz.
Çocukların çocuklara uyguladığı istismar
Çocukların bazıları çok küçük yaşlarda bazıları ise ileri yaşlarda korumaya alındığından, ilk olarak çocukların beraberinde getirdikleri hikâyeler önem arz etmektedir. Aile yaşantısı, sokak yaşantısı, şahit oldukları olaylar veya yaşanmışlıklar çocukların davranışlarını etkilemektedir. Altının çizilmesi gereken önemli bir husus, olumsuz hikâye birikimi olan çocukların bir arada olması durumudur. Çocuklar bu olumsuz yaşanmışlıkları birbirlerinde tekrar deneyimleme yoluna başvurabilmekteler. Yani, başta kurban rolündeyken, belli bir süre sonra kendinden daha güçsüzünü bulunca fail durumuna geçebiliyorlar. Bu çoğu zaman fiziksel ve duygusal istismar olarak karşımıza çıkmaktadır. Cinsel istismar hususunda ise farklı tanımlamalar yapılmaktadır, istismar denmese bile cinsel oyun tanımı çocuklar arasında gerçekleşmektedir.
Yetişkinlerin çocuklara uyguladığı istismar
Yetişkinler tanımını açacak olursak, bu tanıma çocukların öz aileleri, bakım personelleri, kurum yöneticileri, uzmanlar ve tüzel kişiler (medya kurumlan, çeşitli dernekler vs) dâhildir.
Yetişkinler olarak onları diğer çocuklardan ayırmak başlı başına bir istismar örneğidir. Gerek medyanın gerekse çeşitli STK’ların yanlış hamleleri çocukların psikolojik anlamda zarar görmesine yol açmaktadır. Çocukları bu anlamda kullanmak, özel durumlarından faydalanarak rant sağlamak oldukça problemli bir durumdur. Medya, ne kadar çok veri elde ederse, ne kadar çok insanın ilgisini çekerse o kadar iyi olduğunu düşünüyor. Birtakım videolar, görüntüler yayımlıyorlar. Bunları çocuklar ve diğer aileler izliyor. Ve biz bu istismarı medyada ne kadar normalleştirerek izlersek, toplumda o kadar model oluşturuyor. Medyanın yaptığı, çoğunlukla bu durumları normalleştirmek.
Diğer bir boyutta çocukların öz ailelerini ele almak gerekirse; çocuklarla belli periyotlarla görüşe gelen kişiler her defasında çocukları alacağına dair vaatler vererek onları duygusal anlamda istismar etmiş oluyorlar. Hem de çocukların kuruma olan aidiyet duygusunu yok ediyorlar ve birtakım davranış bozuklukları geliştirmelerine zemin hazırlıyorlar.
Bakım personellerinin belli zamanlarda çocukları ihmal ve istismar edebilecek davranışlar sergilemesi de olabiliyor. Bakım evlerinde kalanlar, travma geçmişi olan, hikayeleri gerçekten zor olan çocuklar. Bu sorunlar davranış bozukluğu olarak yansıyor; kimi öfkeleniyor, kimi altını ıslatıyor, kimi kekeliyor, kimisi küfrediyor. Bazı bakım personelleri ise bunları otoriteye başkaldırı olarak algılayıp, gerek fiziksel, gerekse duygusal olarak çocukları ihmal veya istismar edebiliyorlar. Bunun önüne geçmek için bakım personellerine daha fazla eğitimler veriyoruz. Ve psikolojik anlamda gerek terapilerle gerek sosyal aktivitelerle onların iş motivasyonlarını yükselterek çocuklara daha iyi, daha verimli davranmalarını sağlamaya çalışıyoruz.
Devamı Bizim Aile Ağustos sayısında…