Eşinin bir işi yoktu. Her gün eve geldiğinde “İş buldum” demesini arzu ediyor ve bunun için dua ediyordu. Ama eşi her geldiğinde yine aynı sessizlik ile ona iş bulamadığını anlatıyordu. Zordu, bir eş olarak ona yemek pişirmek için malzemelerin azaldığını anlatmak, para istemek çok zordu.
Her namazdan sonra dua eder, en hayırlısının Allah’tan geleceğini bilirdi. Bir gün iş bulacağını biliyordu.
Bir gün eşi eve çok mutlu gelmişti. Ve sonunda iş bulduğunu söyledi. Bu haberi duyunca çok sevinen hanımı, hemen Allah’a şükretmeye başladı. Çünkü sadece ona teşekkür etmesi gerektiğinin bilincindeydi.
İş bulduktan sonra evin mali sıkıntıları yavaş yavaş geçmeye başladı. Ama hanımı hâlâ mutfak malzemelerinde büyük bir titizlik gösteriyordu. Kanaat ediyor, bir tane pirinci bile israf etmiyordu. Eşi bunun fark etmişti. Ona söylemeden arada bir şeyler alıyor ve ona çokça para bırakıyordu. İstediğini yapabilsin istiyordu.
Ama günler geçtikçe eşinin davranışları hiç değişmiyordu. Bunu merak eden eşi artık bir gün sordu; “Hanım ben sana yemek yapabilmen için para bırakıyorum ama sen hâlâ eski şeyleri yapmaya devam ediyorsun. Hiç mi başka bir şey yapmak istemiyorsun?”
Bunu duyan hanımı kalkıp gitti. Kendisine kıstığını sanan eşi üzülerek içeride otururken, elinde bir çok kağıtla geri gelen hanımı kağıtları ona uzattı. Adam kağıtları alarak okumaya başladı. Somali’ye erzak parası 50 TL, Afrika’ya battaniye 40 TL…
“Ben kardeşime yemek yapıyorum” cevabını veren hanım, eşine büyük bir ders vermişti. “Ben tok yatarken, onlar aç mı uyusun?”