Adil olmak, hak yememek, hakka girmemek, vicdanlı ve merhametli olmak, yaratılan her varlığa sevgi, saygı ve hoşgörüyle yaklaşmak insani değerlerimiz arasında. Biz anne babalar, çocuklarımızın yüksek insani mertebelere çıkabilmesi için bu duyguların eğitimine nasıl ve ne zaman başlamalıyız biraz düşünelim istiyorum.
6-7 yaşlar çocukların somut kavramlar dışında soyut kavramları da algılamaya başladığı yaşlar olarak kabul edilir. Fakat bu yaşlar aynı zamanda çocukların benmerkezci oldukları bir dönem olduğu için özellikle kardeşler arasındaki iletişimi sağlarken anne babanın son derece adil davranması gerekir. Çocuklar benmerkezci bir yapıya sahip olsa da fıtratlarında ‘hakkaniyet’ duygusu mutlaka vardır. Anne baba bu duyguyu bulup açığa çıkarmakla mükelleftir. Kardeşler arası adaleti sağlamak büyük çocuğa sorumluluk verirken, küçük çocuğa da yaşına uygun sorumluluklar vermek demektir. Böylece arada kıskançlık ve kayırma hisleri uyandırmaz.
Çocuklara adil olmayı öğretirken mutlaka anne ve babanın da adil davranması gerekir. Erkek-kız, büyük-küçük, uslu-yaramaz, söz dinleyen-asi şeklinde ayırım yapmak, kıyaslamak zaman içinde kardeşler arasında mesafenin açılmasına, sevgi ve hürmetin azalmasına sebep olur. Sahabeden Numan ibnu Bişr anlatıyor; “Babam bana malından bir şeyler hibe etmişti. Annem babama, ‘Bu hibeye Resulullah’ı şahit kılmazsan kabul etmiyorum’ dedi. Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahit kılmak için babam beni de alarak Resulullah’ a gitti. Durumu öğrenen Hz. Peygamber (asm) ‘Başka çocukların var mı? Aynı şekilde bütün çocuklarına hibede bulundun mu? diye sordu. Babam hayır deyince, ‘Allah’tan korkun, çocuklarınız hususunda adil olun!’ buyurdu. Sevgili peygamberimiz yine bu minvalde “Allah öpücüğe varıncaya kadar her hususta, çocuklar arasında adaletli davranmamızı sever.” buyurmuş, maddi manevî her konuda adaleti tavsiye etmiştir.
Anne-baba bu hususlara dikkat ederek çocuğuna adalet duygusu aşılarsa sözden daha etkili olacaktır. Adalet duygusu mutlaka vicdanla iletişim halinde olacaktır. Bu sözden iktibasla;
* Çocuğunuza haklı olduğunu düşündüğü noktada hakkını savunmayı öğretin.
* Haksızlığın meşru bir eylem olmadığını öğretin.
* Çocuğunuza haklı olan arkadaşına destek olması gerektiğini öğretin.
* İnsanların haklarına, farklı görüşlere hoşgörülü olmayı öğretin.
* Karar vermeden önce mutlaka çocuğunuzu dinleyin.
* Vicdan ve merhametli davranmanın erdemlerini anlatın.
Ben de iki çocuk annesiyim. Çoğu zaman çocukların oyun esnasında gözlemliyorum. Genelde çocukların, özellikle annenin aynası olduğunu görüyorum. Tavırları, olaylara yaklaşımı, hitabeti neredeyse annenin aynısı. Herkesin çocuğu kendine kıymetli tabii. Fakat kıymet verirken farkında olmadan, örneğin oyun esnasında, sırf kendi çocuğu üzülmesin diye diğer çocuğun hakkını gasp eden anneler görüyorum. Oyuncağı başkasından alıp kendi çocuğuna veren anne, kendi çocuğunun ruhunda müthiş bir tahribata kapı açıyor. Çocuk otomatik olarak “ağlayıp anneme söylersem her şeyi elde ederim” hissine kapılıyor ve bunu artık alışkanlık haline getiriyor. Güzel anneler, bu şekilde çocuklarımıza hakkaniyetli olmayı öğretemeyiz. Çünkü çocuklar sözlerden çok davranışlara bakarlar. Peygamberimiz (asm) “Bir kişi hayırdan kendisi için istediğini, Müslüman kardeşi için de istemedikçe mükemmel bir şekilde îman etmiş olmaz.” buyuruyor. Bu aynı zamanda kendine yapılmasını istemediğin, hoşlanmayacağın bir davranışın başkasına yapılmasını reva görmemek, arzu etmemek manasına da gelir. Melek-şeytan ilişkisi ne ise adalet-zulüm ilişkisi odur. Biri nura diğeri karanlığa götürür. Neden tertemiz ruhlu çocuklarımız ‘Nur’la müheyya olmasın?
Feyza Nur Söğüt