Güzellik, herkesin bildiği gibi görece bir kavram. Zamana, mekâna, kültüre hatta insandan insana değişiyor güzel olan. Öyle olması da gerekir; çünkü algılayan varlık özne, algılama kanalları herkes için biriciktir. Yaratıcının Cemîl oluşu nasıl her şeyde bir güzellik barındırmayı gerektiriyorsa, Ehad oluşu da her güzelliğin algılanışının herkes için tek ve biricik olmasını gerektiriyor. Aslında yazımız erkeklerin kadınları nasıl ve ne yönden güzel bulduklarına dair bir inceleme yazısı niyetiyle ortaya çıktı. Tabiî ki çok basit bir araştırmayla bile, “Erkekler şöyle kadınları beğenirler, böyle olursanız partneriniz sizi beğenir” tarzı bilgilere ulaşmak mümkün. Ama düşündürücü olan, güzellik böyle göreceli olduğu halde bazı beğeni kriterlerinin nasıl kolektif bir bilinç halinde toplumda, özellikle dindar erkekler arasında yer edindiği. Bu bilgileri kim, nasıl veriler kullanarak çıkarmış? Acaba bu durum erkeklerin fıtratının sonucu mu, yoksa böyle olduğu söylendiği için mi günümüzde erkeklerin beğenisi bu yönde? Bu soruları cevaplamak derin araştırmalar ve uzun tartışmalar gerektirecek. Bu nedenle benim üzerinde duracağım nokta, günümüzde dindar erkeklerin toplumda yer edinmiş hangi güzellik kriterlerinden etkilenerek kadınları beğendiği olacak. Bunun için iki başlıktan yararlanacağım. Birinci başlıkta; dindar erkeklerin eş seçimi sırasında öne sürdüğü kriterlerden yola çıkarak kadını beğenmeye sebep olan faktörleri tartışacağım. Bir sonraki yazımız da nasipse, evlendikten sonra kadından beklenenler üzerinden, ‘erkeğin kadını beğenmesini etkileyenler’ hakkında olacak.
Dindar erkeklerin evlilik kriterlerinde ilk maddenin kadının diyaneti olduğunu görüyoruz. Böyle olması dinin de tavsiyesi aslında. Yani dindar bir erkek, dinin de tavsiyesine uyarak evleneceği kadının da dindar ve güzel ahlâklı olmasını istiyor. Bu demek oluyor ki hem dinî kaynaklara, hem de dindar erkeğin tercihine göre, kadının güzel oluşunun ilk adımını diyaneti ve güzel ahlâkı oluşturmakta. Hatta güzel ahlâk dediğimiz şeyin içine giren tüm karakteristik özelliklerin -mesela merhamet, sevecenlik, fedakârlık, muhabbet, aileye hürmet, zekavet vb- sadece dindar değil bütün erkeklerin kadınları beğenmesi için (salt şehevi beğenmekler bahsimizden hariç) aradığı unsurlar olduğunu modern yaklaşımlar da bize söylüyor.
Bunun devamında başka şöyle bir kriter çıktı karşımıza: Dindar erkeğin “yanıma yakışacak biri olsun” isteği. Bunu da iki şekilde değerlendireceğim. Birincisi; kadın ve erkek arasındaki denkliğin sadece diyanet noktasında kalmaması, kişilik, ahlâk, hayat görüşü, sosyal yaşam aktiviteleri, aile dinamikleri gibi noktalarda da uyum içerisinde olunmasının bu yakışmaya olan etkisi. Öncelikle evlenmek isteyen kadın ve erkeğin kendini iyi tanıması; “ Ben nasıl biriyim? Eşimden neler bekliyorum? Eşime neler verebilirim?” sorularını dürüst bir şekilde cevaplaması çok önemli. Bu açıdan bakarsak erkekle kadının birbirlerini kendilerine yakıştırmaları güzel bir aşama. Demek ki erkeğin kadını beğenmesine bir sebep de kadının kendisine denk olması ve erkeğe uyum içerisinde bir beraberlik yaşayacaklarını düşündürmesi. Aslına bakarsanız bu madde de yine fıtratın bir gereği olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü hem dinin tavsiyeleri, hem günümüzde evlilik uzmanlarının araştırmaları neticesinde geldikleri nokta buraya işaret ediyor. Üstelik, naklen ve aklen ortaya konulmuş hakikatin bugün, içerisinde aşk ve romantizmi barındıran medyanın bütün organlarınca hikâyelere konu edildiğini hepimiz görebiliyoruz. Öyleyse uyum, beğeni için gerçekten önemli.
Ancak eğer bu yakışıklık yine dış görünüş noktasında ise akla bazı sorular gelmiyor değil. Bu yakıştırmanın içerisinde boy, kilo, ten rengi, kaş-göz gibi özellikler etkili oluyor ki bazı erkekler bunları da kriter olarak belirleyebiliyor. Mesela çok uzun boylu bir erkek belli bir uzunluğun altında biriyle görüşmek istemiyor. Ya da tersine olarak boyu standardın altında olan bir erkek kendisinden daha uzun boylu birini kendine yakıştıramıyor. Tabiî ki o erkeğin, aradığı özellikte olmayan kadını beğenmediği, güzel bulmadığı anlamını çıkaramayız bu durumdan. Yüz güzelliğiyle veya daha önce saydığımız özellikleri yönünden o kişi gerçekten erkeğin beğenisini kazanıyor/kazanacak da olabilir. Ama bu durum bırakın evlenmeyi görüşmeye dahi engel olabildiğine göre demek erkeği fıtratındaki duygulardan ziyade etkileyen dışarıdan bir şeyler söz konusu. Acaba “Kısa boylu erkeğin yanına uzun boylu kadın yakışmaz” algısı nereden ve nasıl çıktı? Daha da önemlisi neye hizmet ediyor olabilir? Veya erkeğin genç görünümlü, kadının ise olgun gösterdiği durumlar ne zamandan beri ve ne sebeple bize yakışıksız gelmeye başladı? Bir erkek evlenmek istediği kadının beyaz tenli olmasını önemsediğini belirtiyorsa -ki beğenisini yadırgayamayız- onun bu isteğini yadırgayabilir miyiz? Bence bu tercihler eğer erkeğin kendi yakıştırması ise, duygularından gelen sesi dinleyerek bu isteklerde bulunuyorsa ona haksızlık etmemeliyiz. Zira Efendimiz’in (asm) tavsiyeleri erkeğin mutlaka evleneceği kadını görmesi ve onu beğenmesi yönünde. Yine kaynaklarda rastladığıma göre bir erkek eğer fiziksel güzellik olmadan dinini koruyabileceğinden emin değilse güzellik şartını mutlaka aramalı. Çünkü helaline meyletmesi ve şeytanı yenmesi için bu durum ona bir zorunluluktur. Aksine olarak, sadece sünnet niyetiyle, zürriyetin devamı için evlenecek bir erkeğin güzelliği aramaması Zühd olarak ifade edilmiş. Yani dünya lezzeti aramayan kişiler için güzel bulmadığı kadın tercih edilen olmalı ki nefis terbiye olsun. Günümüzde dünya lezzeti aramayan bir erkek kalmadı, diye düşünmek doğru olmaz. Ancak şu da bir gerçek ki dindar erkeklerin evlilik tercihlerine dikkat ettiğimizde bu kriteri es geçen yok denecek kadar az olduğunu görüyoruz. Bu da günümüzde erkeklerin nefislerinin isteklerini göz ardı edemediklerini ya da kendilerini böyle bir makamda görmediklerini, belki de böyle bir dertleri olmadığı için bu istekleri helal yolla da olsa tatmin etme arayışına gittiklerini gösteriyor. Bu nedenle dinin helal kıldığı bir şeyi yargılamak bize düşmez.
Erkeklerin; “Ailem, arkadaşlarım, çevremdekiler bu kadını yanımda gördüklerinde beğenirler mi, bana yakıştırırlar mı?” endişesinin, bilinçdışı bir şekilde, bu duyguları ne kadar etkilediğini, tartışmaya hakkımız olabileceğini düşünüyorum: Gerçek şu ki kadının bu gibi fiziksel özelliklerini değerlendirerek onu beğeneceğini düşünen her erkek, bu özelliklere sahip olmayan bir kadını da beğenme potansiyeline fıtraten sahiptir. Dışarıdan gelen verilerle şekillenip bilinç altına yerleşen bir fotoğrafla hareket etmek, onun için bir ihtiyaç halinde olan evliliği ona zorlaştırarak Allah muhafaza harama daha çok yaklaştırabilir. Bu meselede önemli olan erkeğin kendini gerçekten iyi tanıması, fıtratından gelen duygularla, dışarıdan gelen mesajların şekillendirdiği duyguları ayırt edebilmesi.
Ayrıca bu aşamadaki beğeniye etki eden kadının yüz güzelliği veya diğer fiziksel özellikleri olduğu kadar, belki de ondan daha fazla; ses tonu, jest ve mimikleri, hareketleri, hüsn-ü sîretini yaşayış ve yansıtışıdır. Zannedildiği gibi (veya ahlâksız medyanın yansıttığı gibi) kadını cazip, hoş gösteren beden güzelliği değil, bunun ötesindedir. Kadını sadece bir şehvet unsuru olarak gören zihniyetin ortaya koyduğu ölçülere ve fiziksel özelliklere sahip olmanın gerçekten “beden güzelliği “ olup olmadığı da ayrı bir tartışmanın konusu. Öte yandan dindar bir erkek, evlenmek istediği dindar bir kadının, nefsanî isteklerini karşılayacak fiziksel özelliklere sahip olup olmadığını nereden bilebilir? Bundan emin olması bir bakışla asla mümkün olmadığı için Efendimiz’in (asm) bu tavsiyedeki kastını doğru anlamak bizim faydamıza olacaktır. Mesele sadece kadının dış görüntüsünün göze hoş gelmesi ve belli kriterleri taşıması mı, yoksa o kadının sureten ve sireten sahip olduğu her şeyiyle bir bütün olarak erkeğe cazip gelmesi mi?
Burada yine akla kapı açmak niyetiyle bir meseleye daha değinip geçmek istiyorum ki bu çalışmanın sosyal hayata yönelik bir faydası olsun. Günümüzde bazı dindar erkekler evlilik niyetiyle birinden yardım istediği zaman, birinci kriterlerini karşılayan bir kadını beğenip beğenmeyecekleri değerlendirmesini onun fotoğrafının üzerinden yapıyor. Bir kadının küçük cenazesi hükmündeki fotoğrafı onun kendisinin sureten dahi göze hoş gelip, gelmeyeceğine dair tam bir kaynak olamayacakken, erkeklerin “elektrik almak” yani kadının cazibesini anlamak için bu zayıf değerlendirmeyi yapması hem kadın için bir hakaret ve haksızlık, hem de erkek için bir nasipsizliktir bana göre. Evlenmek için önce diyanet ve güzel ahlâkı, ardından küfüv olmayı öne sürmek, sonra da uygun bir aday karşısına çıkınca sadece fotoğrafa bakarak “beğenmemek” gerçekten üzücü. Bu durumda o erkeğin hem birinci kriterini gerçek anlamıyla düşünmesi, hem de sadece bir fotoğraftan bunu nasıl değerlendirebileceğini ciddi anlamda sorgulaması gerekiyor.
Sonuç yerine…
Bu yazıyı okumuş olan kadın veya erkek kim iseniz şunu belirtmek istiyorum ki bu yazıda gayemiz, içinden bakamadığımız bir cins hakkında bazı yargılarda bulunup eleştirmek değildi. Erkekler için farkındalık meydana getirmek, kadınlar içinse erkekleri anlamaya yardım etmek için tefekkürlerimi paylaştım. Bir de evlenmek isteyenlere Allah rızası için aracılık etmeye çalışanlara farklı bir bakış açısı sunmuş isem ne mutlu. Bir sonraki yazımızda günümüzde evli dindar erkeklerin eşlerini beğenmesi için gerekli olan / olduğu söylenen birtakım özellikleri de yine çevremizden aldığımız veriler ve bazı kaynaklar ışığında tartışmaya çalışacağız.