Keşfedilmeyi bekleyen güzellik kavramı
Günümüzde filmler, reklamlar, müzik sektörü, hatta oyuncaklar insanların zihninde “ideal bir kadın modeli” oluşturur. Bu modele uymadığını düşünen kadınlar, genç kızlar “takıntı” boyutunda hayatlarını zehir ederler.
Aslında güzellik kavramının mercek altına alınıp, gerçek güzelliğin yeniden keşfedilmesi gerekiyor. Basmakalıp tariflerle değil, farklı boyutlardan bakarak gerçek güzellik yeniden tanımlanmalı.
Bu noktada Risale-i Nur’un Kur’ân ve sünnet ölçüleri ışığında yaptığı güzellik tanımı kadınlar âleminde keşfedilmeyi beklemektedir.
Zehirleyen kültürün panzehiri
Batı’da, hakikat arayıcıları, kampanyalar düzenleyip cazibedar fitne karşısında daha aklını kaybetmemiş anneleri ikaz etmektedirler. Sloganları da şudur: “Güzellik endüstrisi ona ulaşmadan önce kızlarınızla konuşun!”
Kampanyalar haricinde sefih medeniyetin genç kızları zehirleyen bu yönüne karşı alınması gereken tedbirlerle ilgili eserler de yazılmaktadır. Bunlardan biri de Dr. Mary Pipher’a aittir. Ergenlik çağındaki genç kızlara yönelik psikoterapist olarak görev yapan Pipher, “Reviving Ophelia” adlı kitabında “kız çocuklarını zehirleyen kültür” olarak adlandırdığı kültürü irdelemektedir. Pipher’a göre, günümüzün genç kadınları, toplumun tüketim ve gerçekçi olmayan güzellik imajları betimleyen medya imajları ile ilgili takıntıları neticesinde zararlı davranışlara ve kimliklerini kaybetmeye doğru sürüklenmektedir.
Anlaşılan annelerin sadece kızlarına değil, oğullarına da gerçek güzelliğin dış görünüşten ibaret olmadığını anlatmaları gerekiyor.
Gerçek güzellik
Bediüzzaman Hazretleri, Kur’ân’dan ve Efendimizden (asm) aldığı ders ile varlık âleminde yaratılan her şeyin en güzel şekilde var edildiğini eserlerinin pek çok yerinde sık sık zikreder. Zahiren çirkin görünen şeylerde bile nice gizli güzellikler vardır. Zira var edilmek ve hayat sahibi olmak Yaratandan mahlûkata verilmiş en büyük armağandır. Eğer, hayat kitabı lâyıkıyla okunabilirse, en küçük varlıktan en büyüğe İlâhî nakışlar görülür, bu nakışları nakşeden Zat rahatlıkla tanınır.
Bu bakış açısıyla hastalık da güzeldir, ihtiyarlık da. Saçlardaki aklar da güzeldir, yüzdeki buruşukluklar da. Eşyanın Yaratıcısını aksettiren melekût boyutunda her şey güzeldir. Hem, güzellik bir nimettir ve nimete şükredilmesi gerekir. Güzellik nimetine şükür, güzelliği vereni razı edecek şekilde yaşamakla mümkündür. Asıl çirkinlik, şükredilmeyen güzellik nimetidir. Güzelliğini seven ve bozulmamasını isteyen her güzelin bunu idrak etmesi, vücut nimetini günahları kazanmak ve kazandırmak için kullanmaması gerekir. Bunu yaptığında güzelliği ebedîleşir. Bu güzellik, ölüm ötesi âlemde daha mükemmel bir şekilde kendisine yeniden ihsan edilir.
Kadının en şirin güzelliği
Öyleyse kadınlar ve erkekler geçici suret güzelliğine aldanmamalı, kendini etrafına bu şekilde beğendirmeye çalışmamalıdır. Böyle bir gayret, kadınlığa yapılmış en büyük hakaret, aşağılamadır. Çünkü bu bakış açısı kadını sadece teniyle değerlendirmektedir. Aslî vasıflarını gizlemekte, yok saymaktadır.
Mesela ahlâk güzelliğini, şefkatini… Bediüzzaman Hazretlerinin Hanımlar Rehberi’nde dikkat çektiği gibi kadının en cazibedar, en tatlı güzelliği kadınlara mahsus bir letafet ve nezaket içindeki ahlâk güzelliğidir. En kıymetli, en şirin güzelliği, ulvî, ciddî, samimî, nuranî şefkatidir. Bunlar ‘’suret güzelliği’’ gibi bir gün gelip solmaz, aksine gün geçtikçe tazelenir, gelişir. Hürmeti, sevgiyi celb eder.
O yüzden bir kadının kendisine yapabileceği en büyük iyilik güzelliğinin geçici olduğunu idrak etmek, sahiplenmemektir. Güzelliğin Rabbimizin Cemil isminin bir tecellisi olduğunu ve imtihana vesile kılındığını bilmelidir…
Bu hakikatleri fark eden bir kadının güzelliğini sahiplenip, kendini başkalarına beğendirmeye çalışması, başka kadınlarla mukayeseye girip kendini erkeklere fark ettirmeye çalışması mümkün değildir.
Allah’a iman, akla, his ve lâtifelere yerleştikçe, önce kadının kendi nefsi, ardından da başka nefisler aradan çıkar.
İşte, bu yüzden tesettür imanın bir tezahürü olarak hürriyettir.
Tesettür Risalesi ve akıllı güzeller
Bediüzzaman Hazretleri’nin eserlerinde zikrettiği şu sözler hanım talebelerinin iki kulağında, iki küpedir: “Madem her güzel güzelliğini sever ve elinden geldiği kadar muhafaza etmek ister ve bozulmasını istemez. Ve madem güzellik bir nimettir. Nimete şükredilse ziyadeleşir. Şükredilmezse bozulur çirkinleşir. Elbette o güzelin aklı varsa hüsün ve cemalini günahları kazanmak ve kazandırmak ve çirkin ve zehirli yapmak ve o nimeti küfran ile medar-ı azap bir sûrete çevirmekten bütün kuvvetiyle kaçacak…”