Öncelikle tuvalet eğitiminden bambaşka bir şey olduğunu söylemekle başlayayım. Bizim bildiğimiz tuvalet eğitimi; dünyaya geldiğinden beri tuvaletini, altına bağlanan beze yapmayı öğrenmiş çocuğu, tuvalete alıştırmaya denir. Ve bu eğitimin verilmesi için çocuğun kaslarını kontrol edebildiği bir yaşa (çocuğa göre farklılık göstermekle birlikte 18-36 ay arası normal kabul edilir) kadar beklenmelidir. Tuvalet iletişimi ise doğumdan sonra herhangi bir zaman uygulanabilir; çünkü bu durum adı üstünde çocukla iletişim kurmak üzerinedir.
Tuvalet iletişimi kavramını ortaya atan ve uygulayanlar özetle şunu düşünür: Bebekler fıtraten temiz olarak ve tuvalet ihtiyacının farkındalığıyla doğarlar. Onlara altlarına bez bağlayarak tuvaletlerini beze yapmayı ebeveynleri öğretir. Sonra da artık hazır olduğu düşünüldüğünde “Hayır, artık beze yapmayacaksın. Tuvaleti kullanacaksın.” diyerek çocuğun yeniden eğitilmesi gerekir. Oysa buna gerek yoktur. Çünkü bebekler bazı işaretlerle tuvalet ihtiyaçlarını izhar ederler. Bunun yanında bebeklerin tuvaletini yaptığı bazı evrensel vakitler de vardır. (uykudan kalkınca, beslenme sırasında veya sonrasında, oto koltuğu ya da kanguru gibi taşıma araçlarından çıkınca vb.) İşte bu ikisi yardımıyla bebekler doğuştan getirdiği tuvalet farkındalığını kaybetmeden –şayet kaybettiyse tekrar hatırlatmak suretiyle ki sağlıklı bir tuvalet eğitimi de bu şekilde başlar- tuvalet, lavabo veya lazımlık gibi bezden hariç bir yere tutularak ihtiyacını gidermesine yardım edilir. Bunu yaparken verilen bazı işaretlerle de çocuğun tuvalet farkındalığı muhafaza edilir.
Bu fikirle yeni tanışanlar için kulağa çok acayip geldiğini kabul ediyorum. Ben de ilk duyduğumda birkaç aylık bebeğin lazımlık üzerine tutularak “çişşşş” diye ihtiyacının giderilmesini hayâl edememiştim. Ancak şuan bunu yapıyorum ve bunu deneyimlemek istememi sağlayan düşünce şu oldu: tıpkı açlık gibi tuvalet de bebekler için fizyolojik bir ihtiyaçsa ve nasıl ebeveynler bebeklerinin karnının acıktığını anlayabiliyorlar, dikkat ederlerse tuvalet ihtiyaçlarının olduğunu da belirli işaretlerle anlayabilir ve onları tuvalete götürebilirler.
Önemli not: Birazdan size bu uygulamanın birkaç faydasından bahsedeceğim. Ancak uyarmam gerekir ki eğer mükemmeliyetçi, hırslı veya takıntılı bir karaktere sahipseniz çocuğunuza tuvalet iletişimi uygulamaya heves dahi etmeyin; çünkü bu hem sizi, hem de onu çok yorabilir ve onun için ciddi ruhsal sonuçları doğurabilir. (ileri yaşta alt ıslatma problemleri, obsesif kişilik bozukluğu vb) Tuvalet iletişimi belli sonuçlar elde etmek için uygulanacak bir yöntem asla değildir. Burada önemli olan bebekle bir iletişim dili oluşturmak, onun işaretlerini takip etmek ve ihtiyacına göre bir sezgi geliştirmektir. Evet, beze hiç ihtiyaç kalmayacak şekilde bu iletişimi başaranlar veya benim gibi her zaman bezli tutup yine bu hassasiyeti korumaya çalışan ebeveynler var. Sonuç değil süreç odaklı bir yaklaşımdan bahsediyorum ve bunun azıcık uygulanması bile bu sayacağım faydalar için yeterli. Detaylı bilgi edinmek isteyenler kaynakları yazımın sonunda bulabilirler.
1- Tuvalet iletişimi uygulamanın bana göre en güzel tarafı ebeveyn-çocuk arasındaki o güzel ilişkiyi kurmaya, güvenli bağlanmaya sunduğu katkı. Bakım vereni tarafından her türlü ihtiyacı hızlıca fark edilip karşılanan bir yavrunun huzuru… Evladının sıkıntısını hissedip ona yardımcı olan bir ebeveynin mutluluğu… Açlıktan ağlayan bir bebeği memeye kavuşturmak kadar güzel bir şey, sıkıntıdan kıvranan bir bebeği tuvalete yetiştirmek.
2- Bebekler doğduklarından beri bezlendikleri için (hem de uzun süre kuruluk hissi veren hazır bezlerle) tuvalet ihtiyaçlarını giderdikleri anı fark etmeyi bir zamandan sonra unuturlar. Ancak sık sık tuvalete götürülen ve tuvaletini dışarı yapan ve ebeveyni tarafından “şimdi çişini / kakanı yapıyorsun” diye fark ettirilen bebekler unutmaz.
3- Tuvalet iletişimi uygulanan çocuklar tuvalet alışkanlığını daha kolay ve çoğu zaman kendiliğinden (bir eğitime ihtiyaç duymaksızın) kazanır.
4- Altı uzun süre kirli kalmayacağı için pişik vb. sağlık problemleri daha az görülür.
5- Hazır bez kullanımı azalır. Bunun aile ekonomisine sağladığı fayda bir yana, çöpe giden bez sayısındaki azalmayı düşününce ekonomik olduğu kadar ekolojiktir de.
Tuvalet iletişimi uygulamanın bana göre en güzel tarafı ebeveyn-çocuk arasındaki o güzel ilişkiyi kurmaya, güvenli bağlanmaya sunduğu katkı.
Kaynaklar: 1- Bezsiz Bebek / Christine Gross-Loh / Nesil Yayınları. 2- Tuvalet İletişimi / Evren Bay Şengül / Kuraldışı Yayınları.
Ayşenur kardeş. Biz çocukken annemiz beyaz yıkanabilir bez kullanıyormuş, onu yıkadıkları için çöpe gitmesin diye, dolsun diye beklemiyorlarmış, çocuk biraz ıslatsa veya dışkısını bir defalık yapsa, azıcık da yapsa hemen değiştiryorlarmış. Devamlı çocuğun rahatını bozmak yerine bu şekilde hemen altını temizlemek çocuk için daha rahat olur. Zaten altını uzun süre pis bırakmak, son 10-20 senedir hazır bezlerle gelmiş.
Merhabalar,
Öncelikle geri dönüşünüz için teşekkürler. Bir sonraki (Ekim) sayımızda yıkanabilir bebek bezlerinden bahsettim. Düşüncenize saygı duyuyorum, ama aslında bebeklerin rahatının bozulduğunu düşünmüyorum hatta bezsiz bebek ebeveynlerinin ve benim de tecrübelerim altları açıldığında ve lazımlık/tuvalet üzerinde çok eğlenceli vakitler geçirdikleri üzerine.. İyi günler..
Merhaba, ben de gece-gündüz bezsiz olarak yaklaşık 5 aydır tuvalet iletişimi uygulamaya çalışan annelerdenim. Dediğiniz gibi aramızda çok güzel bir bağ var, 1 yaşında başladık keşke daha erken başlasaymışım. Bir bebek kendini pisletmek istemez; altına yapmak zorunda bıraktırılır.