Yakın zamanda yaşamış olduğumuz doğal bir afet olan deprem olayları insan olarak bizler için korku ve kaygı uyandırıcı olmaktadır. Bu süreçte, çocuklar depremin etkilerini hissetmeseler dahi anne babalarının veya çevrelerindeki yetişkinlerin yaşadığı duygu durum düzeylerine şahit olmakta ve nedenini anlamlandıramadan onlar da benzer duyguları yaşayabilmektedirler.
Deprem beklenmedik ve yaşandığı sırada birtakım etkilere sebep olan bir olay olduğundan çocukların deprem konusunda yaşa uygun şekilde bilgilendirilmeleri önemlidir. Depremin çocuğunuzun yaşında uygun ve anlayabileceği düzeyde olacak şekilde jeolojik nedeninden, depremin şiddetinin değişebildiğinden, deprem sırasında yaşanan sarsıntı hislerinden ve diğer önemli bir konu olan, bu gibi süreçlerde ortaya çıkan duygulardan bahsedebiliriz. Deprem sırasında ortaya çıkan sarsıntının insanda korku, kaygı, endişe gibi duyguları uyandırması normaldir ve bunu her insan yaşamaktadır. Bundan dolayı, deprem sırasında ortaya çıkan duyguları çocuklardan gizlemek çözüm değildir. Zira çocuk, depremi hissettiğinde onda da bu duygular ortaya çıkacak ve bu duyguları çevresindeki yetişkinlerden görmediği için anlamlandıramayacaktır. Bu süreçte yaşadığımız duyguları yansıtmak, yani “Evet, az önce ev sallandığı için biraz korktun. Ben yanındayım” şeklinde cümlelerle ifade etmek çocuğu hislerinin anlaşıldığı düşüncesiyle rahatlatacaktır. Elbette bundan önce yetişkinler olarak kendi duygularımızı düzenlemek ve farkına varmak büyük önem arz etmektedir. Bu süreçte kendi duygularınızdan da “Evet, bir anda ev sallanınca ben de şaşırdım” şeklinde cümlelerle bahsetmeniz çocukların bu duyguları yalnız yaşamadıklarını fark etmelerini sağlayacaktır. Çocuk konuyu gündeme getirmeden, onun yerine sürekli konuyu açmak da gereğinden fazla dikkat çekeceğinden bu tutumdan kaçınmak daha faydalı olacaktır. Deprem hakkında bilgi verdikten sonra da çocuklarda bir miktar korku ortaya çıkabilir. Bu normaldir. Bu konuda kapsayıcı ve güven verici bir konumda olmak zamanla bu duyguların normal seviyeye gelmesini sağlayacaktır. Deprem sırasında evde hangi tutumda ve konumda olunacağı önceden plânlanabilir. Elbette, konuşulan konularla deprem sırasında sahip olunan tutumlar arasında farklılık gösterebilse de, yani teoriyle pratik tamamıyla uyuşmayacak olsa da önceden bu tür bilgilere sahip olmak olay sırasında bir nebze de olsa hatırlamamıza yardımcı olabilmektedir. Çocuklar bu tür olaylar sırasında nasıl davranması gerektiğini birlikte yaşadığı yetişkinlerden rol model alarak öğrenmektedir. Bundan dolayı bizlerin de bu konuda bilinçlenmesi ve bu konu hakkında plânlama yapması önem arz etmektedir. Evde hangi eşyaların yanında durulmaması gerektiğini, hangi eşyaların yanında durulmasının güvenli olacağını değerlendirebilir ve en uygun konumu belirleyebilirsiniz. Sarsıntı olduğu sırada durumu önce anlamak, sonrasında ev içinde daha önceden belirlenen yere olabildiğinde sessizce gitmeye çalışmak ve uygun konumu almak gibi etaplar hakkında konuşmak önemli olacaktır.
Güçlü bir iletişim alanı olan internet kaynağının kullanımını kontrol altına almak da, bu tür olaylar sırasında ortaya çıkan bilgi kirliliğinden çocukları koruyacak ve duygu durumlarının kontrol dışı bir şekilde ani değişiklikler göstermesini engelleyecektir. Bu süreçte etkilenen çocuklarda duyguların fazla gelmesi durumunda bazı davranışlar ortaya çıkabilir. Kötü rüya görme, uykudan ani uyanma, alt ıslatma, tırnak yeme/parmak emme, akademik başarıda düşüş gibi durumlar gözlemlenebilir. Bu durumların bir süre yaşanması normal olmakla birlikte bu dönemlerde çocuklarla aramızdaki iletişimi sağlıklı bir konumda tutmak, gereğince şefkat göstermek ve duygularını yansıtmak onlara yardımcı olacaktır. Buna ek olarak, yaşadığı durumla ilgili resim çizmesini istemek, bu konuyla ilgili birlikte oyun oynamayı teklif ederek oyunu onun yönetmesine izin verip duygularını oyun aracılığıyla ifade etmesini sağlayabilirsiniz. Bahsedilen semptomların hem sizde, hem çocuklarınızda gereğinden uzun ve yoğun yaşanması durumunda mutlaka profesyonel destek almayı düşünebilirsiniz.