Soğuk gelmesin diye kapattığım pencereyi sonuna kadar açmaya çalışıyordum.
Ne kadar aciz şu insan diye düşündüm.
Ne çok sıcak, ne çok soğuk, ikisi de onu memnun etmiyor. Hepsi normal olacak. İnsanın mizaçları geldi aklıma. Ne kadar soğuksun derler ya da çok sıcakkanlısın vb. benzer ifadeler, peki nerden bilinir bu? Çünkü ona hissettirdiği bir duygu vardır.
Benim sıcağı hissedip pencereyi açmam veya soğuğu hissedip kapatmam gibi.
O zaman insan birbiriyle konuşurken, duyguları ile tartarak, hissettiği duyguyu ifade ediyor. Böyle olunca bazen yanlış anlıyor, üzüntüler, kırgınlıklar oluyor. Ben öyle demek istemedim deseniz de…
O zaman kendimizi iyi ifade etmek için duygu penceresinden bakıp, kelimeleri tartıp, hissedip, ifade etmek ne güzel olurdu değil mi? Eşler arası diyalogdan tutun da arkadaş, dost, akraba ilişkilerindeki sıkıntılar böylece kalkmaz mı?
Aslında diyaloglarda iki tarafa da düşen şeyler vardır. Elbet biz konuşurken hassas olacağız fakat bazen de olumsuz şeylerle karşılaştığımızda daha anlayışla bakıp, hoşgörü içinde karşımızdakinin hâlet-i rûhiyesini anlayabilmek lazım. Dedik ya fıtratlar mevsimler gibi…
Diyorum ki,
Ne bunaltalım ne de donduralım!…
Ayşenur Yaşar