Eylül ayı ile birlikte yeni eğitim ve öğretim dönemine giriyoruz. Yüz yüze eğitimin başlamasıyla eğitimdeki kayıpların telafi edilmesini temenni ediyoruz. Bu konuda yapılması gerekenleri Ev Okulu Derneği Başkanı ve Beşiktaş RAM Müdürü Mehmet Hilmi Eren ile konuştuk. Öğretmen var, okul var diye evdeki eğitimin ihmal edilmemesi gerektiğini söyleyen Eren, “Bana göre ev, eğitimin merkezidir. Her evin aynı zamanda bir okul misyonu vardır ve eğitim evde başlar” diyerek ev okulu sisteminin yaygınlaşması gerektiğini vurguladı.
Koronavirüs ile birlikte eğitimde yaşanan aksaklıklar çocukların gelişimini etkilemiş durumda. Eksiklikleri gidermek ve çocukların gelişimine katkı sağlamak, bilgi ve becerilerini arttırmak için neler yapabiliriz?
Koronavirüs ile birlikte her alanda olduğu gibi eğitim sahasında da radikal değişikler görüyoruz, görmeye devam edeceğiz. “Ev Okulu Derneği” olarak çağın ger(ç)eklerini hatırlatalım dedik. Küresel salgın sürecinde birçok olumsuzluk yaşanıyor. Fakat ekonomik çalkantılar bize bir şeyi gösterdi: Kriz, fırsata çevrilebilir! İsterseniz herkese, her şeyden yakınmaya devam edin, “Yandık, bittik, mahvolduk!” deyin, büyük oyunu gördüğünüzden bahsedin, olumsuzlukları madde madde sıralayın. Ya da yaşadıklarınızdan dersler çıkarın hatta olumlu yönler bulmaya çalışın ve siz de krizi fırsata çevirin. Biz de “eğitim” alanında yüzlerce olumsuzluk sayabiliriz, bu o kadar kolay ki. Fakat Ev Okulu Derneği olarak farklı noktalara dikkat çekmek istiyoruz.
İşte son bir senede eğitim hayatında yaşadığımız bazı değişiklikler: Veli ve öğrenciler Ev Okulu ile tanıştı. Veliler, öğretmen’in ve öğretme’nin önemini ve ciddiyetini daha fazla kavradı. Uzaktan eğitimde ekrandaki öğretmenle bir metre mesafeden iletişim sağlanmaya başlandı. Böylece bire bir ders havası oluştu. Okullarda ders zilinin çaldığı anda derslerin başlaması pratikte pek mümkün olmadığı halde uzaktan eğitimde dersler dakikasında başlayabildi. Derste gürültü yapan öğrenciler yok. Ödevler dijital olarak yapılıp teslim edilebiliyor. Öğrenci, her yerden ve her zaman bilgiye ulaşabileceğini gördü. Yazışmalarda duyguları emojilerle ifade etmek gibi öğrenciler de söz istemek için dijital platformlarda el kaldırma işaretiyle tanıştı. Veliler / öğrenciler resmî mercilerden taleplerini sosyal medyadan duyurarak gündemi belirlemeye ve kararları etkilemeye başladırlar. İnsanlar eve hapsoldu fakat ev dünyaya açıldı. Home Office / uzaktan çalışma kavramlarının yanı sıra Ev Okulu kavramı eğitim alternatiflerinin arasında güçlü şekilde dillendirilmeye başlandı. Neleri uzaktan / evden yapabileceğimizi gördük. Meslekleri ya da mesleklerin icra ediliş biçimini sorgulayarak, neyi daha verimli ve daha kolay yapabileceğimizi düşünmeye başladık. Ev Okulu Derneği olarak 1.000 ebeveynle gerçekleştirilen anket sonuçları pandemi döneminde velilerin bakış açılarını aktarması açısından önem arz etmektedir.
“Pandemi sürecinde çocukların eğitimden etkilenme durumuyla ilgili düşünceleriniz nelerdir?” sorusuna katılımcıların, “% 66’sı – Çocukların/çocuklarımın ders motivasyonunu düştü. % 62’si – Telefon/Tablet/TV/Bilgisayar kullanımı bilinçsiz devam ediyor. % 45’i – Sosyallik yönleri ve arkadaşlık ilişkileri zayıfladı. % 31’i – Psikolojik de ruhsal destek ihtiyacı oluştu. % 7’si – Herhangi bir olumsuzluk gözlemlemedim” şeklinde cevap vermiştir.
“Pandemi sürecinde ebeveynlerin eğitim süreçlerinden etkilenmesiyle ilgili düşünceleriniz nelerdir?” sorusuna katılımcıların, “% 55’i – Çocukların geleceğiyle ilgili kaygılıyım. % 42’si – Evde eğitim adına çocukları desteklemek konusunda desteğe ihtiyacım var. % 33’ü – Ebeveyn olarak da uzaktan eğitimden psikolojik ve ruh sağlığı olarak olumsuz etkilendim. % 29’u – Çocukları eğitsel anlamda desteklemede kendimi yeterli görüyorum” şeklinde cevap vermiştir. Verilen cevapların yüzdeliği göstermektedir ki ailelerin bu süreçte Kamu / STK / Üniversite işbirlikleri de oluşturularak desteklenmesi aciliyet arz etmektedir. Bu çalışma bağlamında yeni normalde aşağıda yer alan öneriler ve çıkarılacak dersler, eğitim kurumları, eğitimciler ve öğrenenler tarafından dikkate alınabilir:
- Eğitim politikaları hiçbir öğrenen geride bırakılmayacak şekilde yapılandırılmalı, kapsayıcı olmalı, fırsat eşitliği ve sosyal adaleti sağlamalıdır. Normal gereksinimli öğrenenlerin yanında özel gereksinimli öğrenenlerin ihtiyaçları gözetilerek eğitimde evrensel tasarım ilkelerinin işe koşulmasına ihtiyaç vardır.
- Teknoloji altyapısına ve eğitim teknolojilerine anlamlı bir şekilde ve ihtiyaca göre yatırım yapılmalı, somut teknolojilerin sorunlara tam olarak çözüm olamayacağı vurgusuyla soyut teknolojilere de yatırım yapılarak bir denge politikası izlenmelidir.
- Dijital beceriler, dijital yeterlilikler ve dijital okuryazarlık bilgisi dijital bilgi çağının gerekliliklerindendir ve öncelikle odaklanılması gereken konulardandır. Dijital öğrenme ve çevrimiçi uzaktan eğitimin sıklıkla gündemde olacağı yeni normalde sadece öğrenen ve öğretenlerin değil, kapsayıcı bir bakış açısıyla tüm vatandaşların bu becerileri edinmesi, pandemiyle ortaya çıkan krizi atlatmak kadar küresel rekabet ortamında hayatta kalmak için de gereklidir.
- Dijitalleşme, beraberinde birtakım sorunları ve meydan okumaları doğal olarak getirecektir. Özellikle dijital ortamlarda güvenliğin sağlanması, kişisel verilerin korunması ve etik kuralların belirlenmesine yönelik çalışmalar yapılmalı, ilerleyen zamanlarda dünya standartlarını yakalayabilmek ve hızla dijitalleşen dünyaya entegre olabilmek için bu bağlamda politika ve strateji geliştirilmelidir.
- Eğitim tamamıyla didaktik ve pedagojik süreçler değil, öğrenenlerin duyuşsal dünyalarına da dokunan; ilgi, anlayış ve empati pedagojisini gerektiren süreçlerdir. Öğrenenlerin fiziksel sosyal bağlamlarından uzakta olduğu pandemi sürecinde ve yeni normalde eğitim kurumlarının ve eğitimcilerin bu noktaya özellikle dikkat ederek duyuşsal alanlara yönelik de çalışmalar yapmaları önerilmektedir.
- Uzaktan eğitim süreçlerinde bulunan paydaşların kendi aralarında iletişimleri güçlendirilmeli, öğrenenler ve öğretenlerin iş yükü ve sosyal hayattaki diğer sorumlulukları göz önüne alınmalıdır.
- Öğrenenler, kendi öğrenme süreçlerini düzenledikleri kadar kendi fiziksel öğrenme ortamlarını da düzenlemeli, çevrimiçi uzaktan eğitimin fiziksel dünyadan tamamıyla izole olduğu algısına kapılmamalıdırlar.
- Ebeveynler özellikle K12 düzeyinde öğrenenlerin sürekli ders çalışmak yerine boş zaman aktiviteleri, oyunlar, dinlenme zamanları gibi ihtiyaçlarını da düşünerek denge sağlamalıdırlar.
Okul ve öğretmen olsa da evdeki eğitimin ihmal edilmemesi gerektiğini söylüyorsunuz. Evde doğru bir eğitimci olabilmek için neler yapmak gerekiyor? Çalışan ailelere tavsiyeleriniz neler?
Şu anda dünyada da yaygın olan homeschooling, yani ‘Ev Okulu’ sistemlerinin Türkiye’deki ilk oluşumu olan Ev Okulu Derneği’ni kurarken söylemimiz şu oldu: 3 şey var ki bir başkasına havale edilemez, tamamıyla devredilemez. Birincisi; sağlık. doktor var, hastane var diye sağlığınızı ihmal edemezsiniz. “Kendi doktorunuz olun” denilir hatta. İkincisi; güvenlik. Polis var, emniyet var diye güvenliğinizi ihmal edemezsiniz. Aracınıza alarm, apartmanınıza güvenlik kamerası taktırırsınız. Üçüncüsü ve hepimizi ilgilendiren başlıksa; eğitim. Öğretmen var, okul var diye evde eğitimi ihmal edemezsiniz.
Hepiniz zaman zaman şunu duymuşsunuzdur: ‘Bugünkü başarımı lisedeki matematik öğretmenime veya sınıf öğretmenime borçluyum, o beni keşfetmeseydi bugün bu konumda olamazdım’. Hoş ve naif bir cümle gibi gözükse de beni üzen ve korkutan bir tarafı vardır bu açıklamaların ki o da şudur: Ne yazıktır ki o kişiyi, doğuran, büyüten her ihtiyacına koşan, gece gündüz yanında olan anne ve babası keşfedememiş, yeteneklerinin farkına varamamış ve bir öğretmen fark etmiş. Maalesef ebeveynlerimizin önemli bir çoğunluğu, çocuklarının gelişmiş olduğu yönleri ve geliştirilmesi gereken yönleri konusunda bihaberler. Zaman zaman yayınlanan istatistiki çalışmalarda çöpe giden ekmeklerden, dökülen peynirlerden bahsedilir. Peki ya heba ettiğimiz beyinlere ne demeli? Hakkıyla kendisinden istifade edemediğimiz yeteneklerinden faydalanamadığımız o kadar çok çocuk ve gencimiz var ki…
Bana göre ev, eğitimin merkezidir. Her evin aynı zamanda bir okul misyonu vardır ve eğitim evde başlar. Çocuklarda dikkat ve zeka becerilerinin geliştirileceği ana mecra da evdir. Zeka gelişiminde kalıtımın ve çevresel faktörlerin payını inceleyen son araştırmalar yüzde 40’lar civarında çevresel faktörlerin etkili olabileceğini gösteriyor. Yani bebeğin anne rahmine düştükten sonraki her şey neredeyse yarı yarıya etkiye sahip. Ne büyük bir oran!
Çocukların sorularını anında cevaplamaktansa onların cevapları bulmasını sağlayın. Sence nasıl, sen olsaydın ne yapardın, hadi bir düşün bakalım gibi yönergelerle çocuklarınızı düşünmeye sevk edin. Şu cümleleri evlerde asla kullanmamaya dikkat edin; “Hayal kurma, gerçekçi ol, ayakların yere bassın, bulutların üstünde uçma, icat çıkarma.” Çocuklarımızın üretken katkı sağlayan bireyler olmasını istiyorsak, eski köye yeni adetler getirmeleri, hayal kurmaları ve icat çıkarmaları gerekiyor.
Ev Okulu Derneği olarak ailelere nasıl destek veriyorsunuz, bu konuda ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz ? Ev rehberliği hakkında bilgi verir misiniz ?
Önümüzdeki bir sene boyunca her hafta ücretsiz Ev ve Aile Danışmanlığı programını yürütüyoruz. Bunun için web sitemizden başvuru yapmaları yeterli olacaktır. 15 günde bir evlerden katılabilecekleri bilgi yarışmaları düzenliyoruz. Ev Rehberliği olarak İstanbul’daki ailelere yüz yüze İstanbul dışındaki ailelere online Ev Rehberliği hizmeti sunuyoruz. Ev Rehberliğinde Psikoloji ve Psikolojik Danışmanlık bölümünde gençler evlerde çocuklarla birebir çalışma yapıyor. Amaç çocuklarda dikkat zeka yetenek ve beceri gelişimlerini desteklemek. Aileye özel çözümler sunuluyor ev rehberliğinde. Bu konuda aileler bizimle iletişime geçebilirler. Ayrıca Ev Okulu Derneği telegram kanalında 27 bin aile ve eğitimci her gün ücretsiz eğitim paylaşımlarına erişebiliiyor. Bunun için de yapmaları gereken telegramda Ev Okulu Derneği olarak arama yapıp katıl butonuna basmalarıdır.
Aileler derneğimizin faaliyetlerini de takip etmeleri durumunda evlerde birlikte yapabilecekleri binlerce farklı etkinliğin olduğunu fark edecekler. Özellikle bu süreçte akademik çalışmalar belli bir süreden sonra sıkıcı hale gelebilecektir. Bu nokta da ebeveynlere çocuklarını yetenek, beceri gelişimi ve özellikle dikkat, zeka gelişimi konusunda aktivitelere yöneltmek istiyoruz. Zeka ve akıl oyunları oynayabilir, birlikte kitap okuma etkinlikleri gerçekleştirebilirler. Atık malzemelerden işe yarar yeni nesneler üretme, malzemelerin asli amaçlarının dışında kullanımı konusunda oyunlar geliştirebilirler. Ev Okulu Derneği’nin youtube sayfasında hali hazırda yüklenmiş pek çok uzman videosunda faydalanabilirler. Ailecek özellikle TED videoları izleyebilir, başarı hikayelerini tema almış filmleri izleyebilirler.
Çocukların dikkat ve zeka gelişimi için evde neler yapılabilir, zeka kapasitesini artırmak mümkün mü?
Evet mümkün. Zekada iki kavram etkili. Bir tanesi kalıtım. Diğeri çevresel faktörler. Çevresel faktörlerin zeka gelişimindeki etkisi ise % 45 civarında. Yani neredeyse yarı yarıya. Dernek olarak bu konuya özel olarak eğitiyoruz. Çocuk daha anne karnındayken onunla konuşmaya başlayın. Çocuk anne ve babanın sesini duymalı ve tanımalı. Anne karnında ve bebekliğinde sözel ve fiziksel temasa ne kadar çok maruz kalırsa zihinsel gelişimi o kadar desteklenmiş olur. Çocuk yürümeye başladığında ondan bir şey talep ederken “şunu ver” yerine daha detaylı bilgiler verilmeli. “Mutfaktaki granit tezgâhın üzerindeki kırmızı kapaklı plastik şişeyi getir” demeliyiz. Böylece yeni kelimeleri iletişim sürecinde daha hızlı öğrenir. Çünkü sözcük dağarcığı zekâ ile doğru orantılıdır. Oyuncaklardan ziyade zeka ve akıl oyunları oynanmalı. 4-5 aylık bir süreçte haftada 4 saatlik zeka ve akıl oyunları çalışmasıyla çocukların zeka skorlarında 10 puana kadar artış gözlemlenebiliyor. Çocuk uyumadan önce bir gün anne, bir gün baba mutlaka masal ve hikâye okumalı. Hatta hikâyeler yarıda kesilip şimdi ne olacak sence, sen masal kahramanının yerinde olsaydın değişik farklı neler yapardın gibi sorular sorulmalı. Oyuncaklar ile boyutuna ve rengine göre sıralama ve sınıflandırma çalışmaları yaptırılabilir. Çünkü beynimiz kategorize etme becerisi ile çalışır. SCAMPER, Altı Şapkalı Düşünme Tekniği gibi yöntemlerin evlerde keyifli şekilde uygulanabileceği unutulmamalı. Materyalleri asıl amaçları dışında nasıl kullanabilecekleri ile ilgili çalışmalar yapılmalı. Mesela kalemin asıl amacı yazmak. Çocuğa “Bu kalem ile ne yapılabilir” diye sorun. Çocuk bu soru üzerine; toka yerine, cetvel olarak, stres atma aracı gibi şeyleri ne kadar çok söylerse o kadar güzeldir. Ancak kalemlerle bir şeyler yapmayı mesela kalemlerden geometrik şekiller üretmeyi söyleyebiliyorsa bu daha da güzeldir. Ulaşılmasını beklediğimiz nokta ise kalemlerle başka nesneleri bir araya getirerek yeni bir nesneden bahsedebilmesidir; Kalemin içini boşaltıp içine cıva doldurup etrafını mıknatısla kaplayıp şunları şunları ekleyerek yeni bir şey ortaya çıkarabilirim demesidir. Bu tür cevaplar veren çocuklara özellikle dikkat edilmeli. Biz buna üretkenlik diyoruz.
Yeni Eğitim/Öğretim yılında nasıl bir yol izleneceğini bilemiyoruz. Çocukların öğretmen, arkadaş ve okulundan mahrum kaldığı bu süreçte anne baba olarak neler yapabiliriz?
Ev ortamının aynı zamanda bir eğitim ortamı olabileceğini bilmemiz gerekiyor. Doğa ve açık alanlarda buluşmalar düzenlenebilir. Ev Okulu Derneği gibi STK’ların organizasyonlarını buluşmalarını takip edebilirler. Dijital platformlar hayatımızın bir parsçı haline geldiği için kayipsehirtatlantis.com gibi geliştirici platformları takip edebilirler.
TED tarzı platformları rutin haline getirerek ailece konuşma kritikleri yapılabilir. Kitap saatleri düzenlenebilir. Aile üyeleri birbirlerine özet geçebilirler. Ev Rehberliği gibi tekil destek sistemlerini inceleyebilirler. Yabancı dil pratiklerini hem kayipsehiratlantis.com da canlı konuşma kulüpleri hem de bazı uygulamalarla dünya üzerinde dil sohbetlerine katılım sağlanabilir.