Not Defteri

Bir ‘’cadı avı’’ yazısı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü deprem ve ardından gelen sel hadiseleri ile gündemden düştü. Her bir afet insanlara acizliğini bir kez daha derinden hissettiriyor. Depremzede kadınların omuzlarındaki yük anne, eş, evin iç işleri müdürü, hassas hislere sahip olmaları nedeniyle çok ağır. Maddi manevi desteğe ihtiyaçları ziyade. Her daim fiili ve kavli dualarımızdalar.

Gecikmiş bir 8 Mart yazısı olarak ‘’cadı avı’’ ifadeleriyle ülkemiz siyasi gündemine de taşınan bu ilginç kavramı ana hatlarıyla aktaralım:

Engizisyon mahkemeleri

Hıristiyan kültüründe ilk günahın suçlusu Hz. Havva biliniyor. Bu yüzden doğan her çocuğun günahkâr doğup vaftizle arınacağına inanılıyor. 15-17. yüzyıl Avrupa’sında büyük çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 500.000 kişinin türlü işkencelerle öldürüldüğü kayıtlarda işlenmiş. Kadınların şeytanla anlaştıkları, süpürgelerine binerek yasadışı toplantılara katıldıkları iddiasıyla Engizisyon kararıyla cadı adı verilen kadınlar öldürülmüş. (Marvin Harris, İnekler, Domuzlar, Savaşlar, Cadılar isimli kitabı)

Salem’in cadıları

Tarihi kayıtlar incelendiğinde ilginçtir akıllı ve zengin kadınlar kilise ve idareciler tarafından “cadı” olarak ilan edilip ortadan kaldırılmış. Maddi varlıkları da kilise mal varlığına aktarılmıştır.

Bunlardan kayıtlara geçen en ilginç yargılama Salem’de yaşanmıştır. 1692 yılında Amerika’da Salem kasabasında yaşanan yargılamada kayıtlara göre birçok kişi hapsedilmiş ya da ölüm cezası almıştır. Üç yüz yıl kadar süren bu süreçte kilise çevrelerince kendilerini haklı gösteren kitaplar da yazılmıştır. (Fatmagül Berktay, Tarihin Cinsiyeti)

Peki düşünürlerin fikri farklı mıydı?

Batılı düşünürler

Ünlü düşünür Malebranche kadınların anlama kapasiteleri hakkında ‘’zevke ait her şey kadınlara kalmış bir iştir. Soyut olan her şey ise kadınlar için anlaşılmazdır’’ diyor.

On dokuzuncu asrın tanınmış düşünürü Schopenhauer, ‘’Tabiat kadına kendini savunmak ve korumak için riyakârlık vermiştir. En zarifinde olduğu kadar en aptal kadında da riyakârlık fıtrîdir’’ diyecek kadar kadınları aşağılamıştır.

Alman Filozofu Nietzche ise ‘’Kadınla konuşacağın zaman kırbacı eline almayı unutma’’ der.

Görüldüğü üzere Batılı düşünürler kadına değer vermek bir yana neredeyse insanlığını bile sorgulamaktadırlar. Böyle bir tabloya tepki olarak feminizm akımının Batı toplumlarında çıkmasına şaşırmak mümkün müdür?

HÜLÂSA

Kadını Rabbine karşı vazifeleri olan bir kul olarak, kadın ve erkeğin birbirlerine karşı vazifelerini, yetkilerini hiçbir boşluk kalmamacasına tanımlayan dinimizde kadın hürriyetine kavuşmuştur.

Peygamberimiz (asm) hayatı boyunca buna en güzel misal olmuştur. Onun (asm) vasiyeti hükmündeki “Veda Hutbesi” kadın ve erkeğin haklarını ve sorumluluklarını en güzel şekilde ifade eder.

özet alanına

Peygamberimizin (asm) Veda Hutbesi’nden:

Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namus ve iffetini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin onlar üzerindeki hakkınız iffet ve namuslarını korumalarıdır. Kadınların sizin üzerinizdeki hakları geleneklere uygun biçimde yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır. Kadınlar hususunda Allah’tan korkun ve onlara en iyi şekilde davranın.

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*