Tarifi imkansız bir çaresizliğin içindeyiz.
Masumlar zalimce katledilirken biz ne yapabiliriz. Günlerdir insanların ve dahi insanlığın ölümüne şahit olurken ve sessizlik zulme tarafgirlik sayılırken mazlumun tarafında kalmak için biz ne yapabiliriz .
Bunu ahiretimiz hesabına düşünmemiz dert etmemiz gerekiyor..
Gördüğümüz manzara dehşet verici ancak iman ediyoruz ki onlar ölmüyor şehit oluyor . Geride kalanlara bakıyorum “korkmuyorum çünkü Allah bizi imtihan ediyor” diyen kızdaki cesaret, annesini şehit verip “Onu en güzel şekilde karşıla Ya Rab ” diyen çocuktaki teslimiyet, ölmek üzere olan kardeşine kelime şehadeti telkin eden çocuktaki iman,
belki daha 3-4 yaşlarındaki yavrunun enkazlar üstünde “Ya Rab Ya Rab” diye feryat ederek ettiği dua, manzarayı seyreden müslümanlardakinden
daha fazla,
daha sağlam,
daha kavi,
daha makbul…
Onların bu halini gördükçe asıl acınacak halde olanın bizler olduğunu anlıyor onlardan çok ahiretimiz hesabına kendimiz için endişe ediyorum.
“Allah bir kavmi değiştirmez, onlar kendi nefislerindeki hâli değiştirmedikçe.” … Rad 11
Ayetin mesajı gereğince önce kendimizden başlamalıyız değişmeye ta ki Rabbim bu çabamıza cevap versin inşaallah.
Öncelikle “Vallahi ben günde yetmiş defadan fazla Allah’tan beni bağışlamasını diler, tövbe ederim.” (Buhârî, Daavât 3) diyerek ümmetini istiğfara davet eden Peygamberimize (asm) ümmet olarak elimizden gelenin en iyisini yapamadığımız için tövbe ve istiğfar edelim.
“Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” Buhârî, Edeb 27 hadisi gereğince onların acısını acımız gibi hissedip biraz rahatsız edelim kendimizi ve uykumuzu. Bu mübarek gecede teheccüde kalkıp yalvaralım göz yaşı dökelim Rabbimize. Zira “Allah Teâlâ katında duadan daha kıymetli bir şey yoktur.” Tirmizi, Deavât, 1
Oruç tutalım. Gıybetten, su-i zanndan uzak duralım. Arınalım. Gücümüz ancak kendimizi düzeltmeye yeter. Sözümüz ancak kendimize geçer. Kendimize, nefsimize, uykumuza söz geçirelim ki dualarımız ihlasa ersin.
“Ümmetimden bir topluluk daima hak üzere olacak ve düşmanlarına kesin bir şekilde üstün gelecektir. Allah’ın emri gelinceye dek şiddetli geçim sıkıntısına düşmeleri durumu hariç muhalefet edenlerin muhalefeti onlara zarar vermeyecektir.” “Ya Rasûlallah! Onlar nerededirler?” dediler. O sallallahu aleyhi ve sellem, “Onlar, Beyti’l Makdis’te ve Beyti’l Makdis’in etrafındadırlar” buyurdu.
(Ahmed bin Hanbel, Müsned, 36/657, no: 22320)
Günün birinde Allah’ın vaadi ve Rasulunün (asm) müjdesi gerçekleştiğinde kabul edilmiş o dualarda bizim de hissemiz bulunsun inşallah.
Betül Aydın