Kurşun Kalem

Dünyadaki en zalim kişi kimdir?

Kur’an-ı Kerim bize cevabını veriyor: “Allah adına yalan uydurandan daha zalim kim vardır” Bu ayeti, şu gördüğümüz vahşet öyle güzel tefsir etti ki. Rabbimiz bizi uyarıyor: Eğer ki bir insan Allah’ın kitabını tahrif ediyor, söylemediğini söyledi gibi gösteriyor ya da gösterenlere inanıyorsa en büyük zalim karşınızda; artık onlardan olabilecek her türlü vahşeti, yalanı ve fesadı bekleyin.

Artık şaşırmam diyorum ama anlıyorum ki bu zalimler nefes aldıkça bu mümkün değil. Bir Siyonist dünyanın gözünün içine baka baka diyor ki: “İsrail’in şu anda yaptıklarını asla yeterli görmüyorum. Daha agresif olmalılar, yerle bir etmeliler, hiç kimse kalmamalı.”

Bir belgeselde görmüştüm; kaplan öldürdüğü hayvanın yavrusu olduğunu görünce, onu himaye etmişti. Annesini parçalamış ama bağrından çıkan yavrusuna kıyamamış, onu koruyup kollamıştı.

İnsan olarak yaratılmak ama bir vahşi canavar hayvanın bile merhametinden mahrum kalacak şekle dönüşmek. Gazze’yi dünyadaki tüm vahşi hayvanlar kaplasaydı, biz gözümüzü yaşartacak merhamet tabloları görebilirdik. Ama Allah’ın hükümlerini tahrif edenler insanlık tarihinin en büyük vahşet ve zulmünü küre-i arza kustular.

İyice anladık ki; Müslümansan zalimlerin ve destekleyicilerinin gözünde hiçbir değerin yok. Hatta kan kusturdukları mazlumlar; milyon defa canlansalar, milyon defa bu vahşeti onların üstüne yine yapar ve yamyamlara rahmet okutacak eğlencelerle kutlarlar.

Ama benim yüreğimi yakan asıl soru şu; Müslümanın medeni dünyada (!) hiçbir değeri yok peki benim yanımda ne kadar? Gerçekten bunlara şahit olduktan sonra; vahşilerin sınır tanımayan gaddarlığına bedel, din kardeşime kayıtsız şartsız bir dostluk, uhuvvet ve tesanüde ahd edebilecek miyim? Onlar vurdukça ben daha fazla sarabilecek miyim? Zındıkların; bizi birbirimize kırdırtacak tüm entrikalarını, ferasetimle onların elinde patlayabilecek miyim? Tahrif edilmiş bir kitaba gösterilen bu soysuz sadakati, ezeli ve ebedi olan Kur’an’ıma ben asil bir sadakatla gösterebilecek miyim? Mazlum; bu şiddetli imtihanından ya şehadet tezkeresiyle ya da rahmet-i İlahinin büyük mükafatlarıyla çıkarken, ben bu imtihandan payıma düşen bu mükellefiyetleri hakkıyla yerine getirebilecek miyim? Selahaddin-i Eyyubi gibi; Kudüs esirken rahat uyku da, iştahla yemek de, şen kahkahalar da bana artık haram diyebilecek miyim?

Tuba Eren

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*