Dijital okuryazarlık bir kişinin çevrimiçi okuma ve yazma veya bilgisayarlar, akıllı telefonlar tablet ve e-kitap gibi teknolojileri kullanma becerisi olarak tanımlanabilir. Ancak bunları yaparken elbette ki, dijital araçları bilmeyi ve bunları sosyal katılım yoluyla kullanmayı söyleyebiliriz. Dijital okuryazarlık kavramı ilk olarak 1997 yılında Paul Gilster’ in yazdığı aynı adı taşıyan kitapla ortaya çıkmıştır.
Özellikle genç nesle baktığımızda bu konuda çok ileri seviyede bir durumdalar. Peki dijital okuryazarlık önemli mi? Önemli ise, fayda ve zararlarına bakmak gerekiyor. Peki bu konu nasıl faydalı hale getirilebilir, bunun araştırmak gerekir. Konuyu bu şekilde düşününce dijital okuryazarlığın önemini gösteren sebepleri incelemek gerekiyor.
Toplumun geneline baktığımızda Hz. Peygamber (asm)’in “Beşikten mezara kadar ilim tahsil etme.” Tavsiyesine çok uygun bir konu olduğu görülüyor. Bunun için de zamanımızda çok revaçta olan yukarıda saydığımız, bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tabletler ve e-kitap gibi dijital araçlar ve onlarla meşgul olmak güzel bir uygulama olarak görülüyor. Tabi bu işte iki türlü beceri gerekiyor. Birisi bilimsel diğeri teknik beceri. Yani sayılan bu araçları kullanarak doğru bilgiyi bulmak, onları değerlendirmek, yeni bilgiler oluşturmak ve onları iletebilmek olarak söylenebilir.
Mesela öğrenciler için derslerine çalışmak, ödevlerini çabuk ve eksiksiz yapmak, yetişkinler için sürekli gelişen teknolojiyi takip ederek başarılı bir iş ve aile hayatı kurmak vb. Bilindiği gibi, “Dünyaya ait işler, kırılmaya mahkûm şişeler hükmündedir. Bâki umur-u uhreviye ise, gayet sağlam elmaslar kıymetindedir.
Fıtratındaki(yaratılışındaki) şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve inatlı talep ve hâkezâ şedit hissiyatlar, umur-u uhreviyeyi kazanmak için verilmiştir. O hissiyatı şiddetli bir surette fâni umur-u dünyeviyeye tevcih etmek, fâni ve kırılacak şişelere bâki elmas fiyatlarını vermek demektir.” (9. Mektup)
Bunun için bilgisayar, tablet veya telefonlarla dijital dünyada yukarıdaki görüşe uygun şekilde zamanlarımızı geçirmek durumundayız. Son 25-30 yıldır özellikle toplum hayatımızda kültürümüzde göze çarpan değişikler olduğunu görüyoruz. Mesela tahsil hayatımız bittikten sonra da eğitim davam ediyor. Bunun aracı ise dijital okuryazar olmaktır.
Yukarıda biraz bahsettiğimiz gibi, dijital okuryazarlığın temelinde bilimsel, teknik ve sosyal faktörler öne çıkıyor. Bundan kast edilen bir bilgiyi elde ettikten sonra o bilgiyi amaçlara uygun analiz etmek, gerekli biçimde doğru olarak kullanmak ve sosyal ortamda dost ve tanıklarla paylaşmak gelir. Bu bilgi mesleki bir olabildiği gibi, mensup olunun bir grubun veya cemaat ile ilgili bir bilgi olabilir. Bu bilginin hangi oranda paylaşılması gerektiği çok önemli.
Eğitim, öğretim döneminde çocuklarımızın, gençlerimizin dijital okuryazarlık konusunda hem eğiticilerden hem de ebeveynlerinden destek almaları başarılarının artmasına sebep olabilir. İnternet ortamında dolaşırken, bildiğiniz gibi insanlar hoşlanmadıkları içeriklerle karşılaşabiliyor. Ve bunun sonucunda akla birçok soru geliyor. “Bu mesajı kim, neden yazmış? , Nerede dağıtılıyor, hangi teknikler kullanılıyor?” vb.
Şüphelerimizi gidermek, bilgilerin doğruluğunu tespit edebilmek bazı çalışmalar gerektiriyor. Onun belli gruplar oluşturarak karşılıklı bilgi alışverişi ile doğrulara daha kolay ve çabuk ulaşılabilir. Doğruyu tespit ettikten sonra da bunun hangi dijital platformlarda nasıl paylaşılmasına sıra geliyor. Karar verildikten sonra Allah’ın izniyle faydalı olma duasıyla paylaşılması yapılabilir. Bize göre dijital okuryazarlık, teknolojiyi güvenli bir biçimde, belli bir maksat için, sorumluluk duyarak etkin bir şekilde kullanmak anlamına gelir.
Bilindiği gibi pandemi ile birlikte eğitimde teknolojinin kullanımı yaygınlaşmış gittikçe de artmaktadır. Dijital okuryazarlık imkânına ve becerisine sahip öğrenciler bu öğrenme platformlarında daha rahat ve kendinden emin olarak çalışırlarken; dijital okuryazarlık imkânına sahip olamayanlar ise derslerinden geri kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalmaktalar. Bu konularda aslında, en önemli konu güvenlik olmalıdır. Araçları kullanılırken özellikle şifreler kullanılırken çok dikkatli olunmalıdır.
Neticede, insanın, bilhassa Müslümanın “dünya cenneti” olan aile hayatı, gitgide çekilmez, dayanılmaz bir cehenneme dönüşüveriyor.”
Evlerimizde ve eğitim kurumlarımızda teknolojinin yaygınlaşmasına rağmen, toplumumuzda hala sınırlı bir dijital okuryazarlık yapan birçok kişi veya şirket-kurum var. Ülkemizde dijital okuryazarlığın gelişmesi için öncelikle eğitim sistemimizin değişmesi, daha doğrusu güncellenmesi gerekiyor.
FAHRİ UTKAN