“Siz, birbirinize en fedakâr nesebi kardeşten daha ziyade kardeşsiniz. Kardeş ise, kardeşinin kusurunu örter, unutur ve affeder.”
Bediüzzaman Said Nursi
Enes (r.a.) rivayet ediyor:
“Bir gün Resulullah (asm) ile oturuyorduk. Onun (asm) önce üzüldüğünü sonra tebessüm ettiğini fark edip sorduk:
“Bu haliniz nedendir ey Allah’ın Resulü?”
Resulullah (asm) buyurdu ki:
“Ümmetimden iki kişi Allah’ın (c.c.) huzuruna çıktılar. Bir tanesi mümin kardeşini göstererek:
“Ey Rabbim, benim hakkımı ondan al!”dedi.
Allah Teâlâ (c.c.):
“Hakkını ondan nasıl alalım? O kardeşinin artık hiçbir sevabı kalmadı” buyurdu.
Adam devam etti:
“O zaman benim günahlarımın bir kısmını ona yükle.”
Allah Teâlâ (c.c.):
“Başını kaldır ve Cennete bak. Ne görüyorsun?”buyurdu.
Adam Cennete baktı ve:
“Ya Rabbi, altından saraylar, ırmaklar, renkli bahçeler, ziyafet sofraları görüyorum. Bunlar hangi Peygamber, hangi sıddık veya hangi şehit için hazırlandı?”dedi.
Allah Teâlâ (c.c.):
“Eğer istersen oraya sahip olabilirsin.”buyurdu.
Adam:
“Nasıl?”diye sordu.
Allah Teâlâ (c.c.):
“Kardeşini affetmek suretiyle…”buyurdu.
Adam:
“Rabbim, kardeşimi affettim.”dedi.
Allah Teâlâ (c.c.) buyurdu:
“Kardeşinin elinden tut ve onu cennete götür.”
Peygamber Efendimiz (asm) devamla buyurdu ki:
“Allah sizi böylece mahşerde uzlaştırıyor. Siz dünyada uzlaşın. Allah’ın rızasını kazanırsınız.”