Yara en genel anlamıyla doku bütünlüğünün bozulması olarak tanımlanabilir. Batıcı, kesici, delici aletler fiziksel yaralanmaya sebep olurken, aşırı sıcak veya aşırı soğuk, ultraviyole ışık veya radyasyon, asit veya alkali maddeler, uzun süre baskıya maruz kalmadan tutun ayakkabı vurması gibi basit sebeplerden ötürü de yaralanmalar meydana gelmektedir.
Vücudumuz yara ile daha dünyaya ilk geldiği anda göbek bağının kesilmesiyle tanışmaktadır. Ve ölene kadar da sayısız yaralanma yaşamaktadır. Hem yara oluşturabilecek faktörlerin bu kadar çok olması, hem de sayısız yaralanmaya rağmen vücudumuz bu yaralanmaların birçoğunu başarıyla onarmaktadır. Bunun nedeni ise vücudumuzun yara onarma yeteneği ile donatılmış muhteşem yaratılışında yatmaktadır. Yaranın kapatılması ya da yara yerinin onarılması genetik olarak sahip olunan bir özelliktir. Ve birçok hücre bu amaca yönelik olarak çalışma kapasitesine sahiptir.
Yaranın iyileşme süreci
Yara yerinin iyileşme sürecinde Cenab-ı Hakk’ın intizamını temaşa edebilirsiniz.
Vücutta bir yara oluştuğu anda pıhtılaşma dediğimiz olay meydana geliyor. Bu süreçte pıhtı hem yara yerindeki kanamayı önlüyor hem de yara iyileşmesini başlatıyor. Pıhtılaşmayı başlatan hücreler yara yerini temizlemeye başlıyor. Bir yandan da dokuyu tamir edecek diğer hücreleri çağırıyorlar. Bu hücreler ise belli bir sıra ile yara yerine gelip vazifelerini yapmaya başlıyorlar. Sanki birbirleriyle konuşur tarzda intizamlı bu hareketlerine hayret etmemek elde değil.
Yara yeri yabancı cisimlerden, mikroplardan, ölü dokulardan arındırılıyor, yara boşluğu yeni kılcal damarlar ve bağ dokusu hücreleri ile dolduruluyor. Oluşan tamir dokusunun üstü yeni deri ile örtülüyor ve yara tam olarak kapandıktan sonra bile tamir dokusu günlerce, aylarca içten içe olgunlaşıp, kuvvetleniyor. Dıştan bakıldığında basit gibi görülen yara iyileşmesi aslında son derece karmaşık bir süreçtir. Bir yara iyileşirken çok çeşitli hücreler, çok çeşitli kimyasal maddeler, büyüme faktörleri belli bir sıra ve düzen içinde görev alırlar.
Yaşlılık ve yara iyileşmesi
Yaşlanmış bedenler, iyileşmek için daha fazla zamana ihtiyaç duyar. Bu gerçeklik 1. Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşlı askerlerin yara iyileşmeleri üzerinde yapılan araştırmalarda defalarca kanıtlanmıştır. Ancak şimdiye kadar araştırmacılar, nasıl bir mekanizmayla bu aksaklık ve gecikmenin olduğunu açıklığa kavuşturamamışlardı.
Yakın zamanlarda Rockefeller Üniversitesi’nde yapılan deneylerde, yaşlanan fare deri hücrelerinde moleküler düzeyde oluşan fizyolojik bilmece çözüldü. Sonuçlar, Cell dergisinde 17 Kasım 2016’da yayımlandı. Çalışmayı yürüten Elaine Fuchs, yaralanmadan sonraki günler içinde deri hücrelerinin yaralı bölgeye göç ettiğini, bu sürece bağışıklık sistemi hücrelerinin de komşuluk ve yardım ettiğini; yaptıkları deneylerde ise yaşla birlikte, bu komşuluğun bozularak iletimin aksadığını ve iyileşmenin geciktiğini gösterebildiklerini söylüyor.
Fuch’la birlikte çalışmayı yürüten Brice Keyes, yara iyileşmesinin, insan vücudunda meydana gelen en karmaşık süreç olduğunu belirtiyor.
Bu çalışmada, oluşan değişikliklerin yaşlanmayla ilintisi, sürecin her basamağında incelenmiştir. Hem deri, hem de bağışıklık sistemi hücreleri, bu sürecin ince ayrıntılarına katkıda bulunur. Bu katkı yara kabuğu oluşumu ile başlar. Keratinosit olarak bilinen yeni deri hücreleri kabuğun altından yarayı adeta bir çarşaf gibi sararak dolduracak şekilde bölgeye göç eder. Ekip bu sonuncu basamağa odaklanarak, yaşları 2 ay ile 24 ay olan fareler üzerinde yara iyileşmesini izledi. Ki bu insanlarda yaklaşık olarak 20 yaşla 70 yaşın kıyaslanması gibi kabul edilebilirdi. Daha yaşlı farelerde keratinositlerin bölgeye daha yavaş göç ettikleri ve yaranın kapanmasının çok daha fazla zaman aldığı gözlemlendi.
Yara iyileşmesinde deriye özelleşmiş bağışıklık sistemi hücrelerinin de yardımına ihtiyaç olduğu bilinmektedir. İşte yaşı daha ileri farelerde bu proteinin üretimi bozulmuştur.
Yaraların iyileşmesi için, vücutta birçok değişim meydana gelmektedir. Bu noktada yaraların iyileşme hızını etkileyen birçok metabolik aktivite bulunmaktadır. Bu metabolik aktiviteler vücudun doku üretim kapasitesi, dokuların kanlanma oranı, dolaşım kalitesi gibi birçok faktörden oluşmaktadır. Bu metabolik aktivitelerin tamamı yaş ile birlikte giderek yavaşlamaktadır. Bu nedenle yaraların geç iyileşmesine neden olan ilk durum yaşın ilerlemesidir. Bireyin yaşı ilerledikçe metabolik süreçler yavaşlamaktadır.
Cenab-ı Hak yarattığı her şeye bizleri hayrete bırakacak bir intizamı ve işleyişi yerleştirmiştir. Bu yaratılış hakikatini tefekkür etme yolculuğunuza kendinizden başlayabilirsiniz. Yaralarınıza bir de bu cihetten bakmaya ne dersiniz.
Zeynep Toprak