Psikoloji

Duayla kazananlar

Dünyanın merkezinde insan vardır. İnsanın, dünya hayatında önemli bir görevi vardır. Bu görevin en birincisi kulluktur. Kul olmak, acizliği hissetmektir. İnsanın kulluğunda, dolayısıyla en önemli görevinde başarılı olmaması için karşısına birçok engel çıkar. Bu engellerin başında kibir, gurur ve enaniyet gelir. Kibir, kişinin kendini büyük görmesidir. Kibir, şeytanı şaşırtmıştır. Kibire kapılanlar, şeytanla dost olurlar. Kibrin kardeşi gururdur. Enaniyet, Allah’ın sunduğu nimet ve ikramları, kişinin kendisinden bilmesidir.
İnsan, herşeye gücünün yettiğini zanneder. Bu zan kişiye kaybettirir. Enaniyetine teslim olmuş kişiler, hem kendilerine hem de çevrelerine zarar verirler. Nefis, zehirli mızraklarını bu kişilerin kalbine saplamıştır.
Kibir, gurur ve enaniyet akıntısına kapılanlar, kendilerini dev aynasında görürler. Bu durum ise büyük bir küstahlıktır.
Kibrin, gururun ve enaniyetin eritilmesi ile kulluk şuuruna ulaşılır.
Benlik perdesini yırtanlar, hakikat alemine açılırlar. Bu alemde, tevazu ve alçak gönüllülük hüküm sürer.  Hakikat aleminin yolcusu, sürekli başı yerde yol alır. Tevazu sahibi insanlar, saygın kişilerdir. Ruh dünyaları inkişafa açıktır. Akıl sahibi olan tevazuyu esas alır. Alçak gönüllülük ile gönüllerin kapısını açılır.  Zor olan kişiliği sıfırlayıp, ruhun kemale erdirilmesidir.
İnsanın maddesi topraktır, çamurdur. Toprak mütevazidir. Zenginliği, bereketi, bolluğu, mütevazi olmasındandır.
İnsan, her bir adımda, Hak ile irtibatlı olmalıdır.
Bu irtibatın en pratik yolu duadır. Dua, kulluğun esasıdır. Kişi, dua ile herşeyi yaratan sonsuz güç ve kuvvet sahibine kendi acizliğini sunar. Bu acizlik ile Allah’ın büyüklüğü, şanı, yüceliği övülür. İnsan dua esnasında boynunu büker, ellerini açar, küçüklüğünü beyan eder. İçini döker. Rabbiyle başbaşa kalır. En güzel isimlerle yalvarır.  İster, diler, dilenir, talep eder. Günahlarını itiraf eder. Kendisini küçültür. Kibri, gururu, enaniyeti terk eder. En büyük koruyucunun koruması altına sığınır. ‘Acizim, aciz olanı istemem’ der, Ruhunu Rahman’a teslim eder.
Bu muhteşem şölene gıyaben yaptığı istekler ve talepler de eklenince, ruhunda bir ferahlık oluşur ve meleklerin aminleriyle gözler ıslanır.
Kendisini sıfırlamayı başaran insan, şeytanın ve nefsin zincirlerinden kurtulabilir ve bu duruşu ile şu misafirhanedeki görevini ikame eder, meleklerle musafaha edecek kıvama erişir.

Aile Danışmanı Mustafa Taşkın

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*