“Huzur bulmanız için size kendi türünüzden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun âyetlerindendir.” (Rum Sûresi, 21.)
Önceleri birbirini tanımaz iki kişinin eş olduklarında meydana gelen sevgi ve merhamet rahmet delilidir. Âyette eşler arasındaki sevgi ve merhamet yani huzur Rabbimizin varlığının şahitlerinden biri olarak sunulur. Bozulmamış fıtratta olması gereken tablo budur. Kur’ân âyetlerinde, Peygamberimizin (asm) hadislerinde bu hakikati tasdik eden onlarca âyet ve hadis vardır.
Eşler fıtrattan uzaklaşınca sevgi ve merhametin yerini nefret ve acımasızlık huzurun yerini de cinnet ve cinayet alır.
Düğün-Düğüm-Düğme
Kelimelerin etimolojik yapısını inceleyen bir sosyal hesapta bu üç kelimenin aynı kökten geldiğini öğrenmiştim. Birleşen, bütünleyen, tamamlayan anlamlarını muhtevasında taşıyan farklı kelimeler…
Kadını ve erkeği yaradılış özelliklerinden uzaklaştıran ahir zaman fırtınalarında düğünler de nasibini alıyor. Peri masalını andıran düğünler para ve şatafatın vitrini olarak kurgulanıyor.
Araştırmalar gösteriyor ki ülkemizde boşanmaların sayısı hızla artarken evlenenlerin sayısı azalıyor. Son hukukî düzenlemeler boşanmayı kolaylaştırıyor. Kadın bir ay bile evli kalsa ‘süresiz nafaka’ hakkıyla küçük bir servete kavuşabiliyor. Eğer çocuk varsa işler daha da zorlaşıyor. Kimi zaman erkeğin evin 100-150 metre yakınına yaklaşmasının yasaklanması özellikle hayatının merkezine ‘güç gösterisi’ni yerleştiren erkekleri çılgına çeviriyor. Cinnet ve cinayet olaylarının sayısı gittikçe artıyor.
Oysa ki hukukî düzenlemelerin evliliği de boşanmayı da bütünleyici tamamlayıcı değerlendirmesi gerekmez mi? İstanbul Sözleşmesi gibi toplumsal yapımıza uymayan Batı’dan kopyalanmış hukukî yaptırımlar cinneti de cinayetleri de arttırır…
Evlilik Okulları
Uzmanlar araba ehliyeti almak için bile kurslara gidildiğini belirterek, hayatın en önemli evlilik olayına da her yönüyle hazırlanmak gerektiğini belirtiyorlar. Evlilik okulları, evlilik kursları düzenlenmesi ve yaygınlaştırılmasının öneminden bahsediyorlar.
Anne, babalar, evlâtlarının düğün hazırlıkları kadar evliliğe hazırlıklı olmalarından da sorumlu aslında.
Emanet Kavramı
Kur’ân ve Sünnet merkezli aile kavramına kimi çevreler o kadar uzak ki ‘’Kadınlar size emanettir’’ sözünden rahatsız olup ‘’emanet söylemi terk edilmeli’’ diyebiliyor.
Oysa ki, İslâmdaki emanet kavramı bir şeyin size ait olmadığını sizin mülkünüz olmadığını ifade etmek için kullanılır. Yani kadınlar sizin malınız değildir, sahibi değilsiniz, istediğiniz gibi muamele edemezsiniz demektir.
Hülâsa
Görünen o ki, aslî kaynaklarımızla ilgili bilgi sahibi olmaktan uzak, okuma özürlü bir hayat tarzı hem aile hem de toplum hayatına kaos getirir. Kadını da erkeği de fıtratından uzaklaştırır.
Aslî kaynaklarımız olan Kur’ân, Sünnet ve kâinat kitabı bize hangi maksatla nereden gelip nereye gittiğimizin sırlarını anlatır. Bu sırlar aileye ve topluma huzur ve ahenk getirir.
Aile ve toplumdaki her konunun bu sırlarla derin ilgisi vardır.