Diğer

Sadakat ve Sıddıklar

Sadakat, doğru sözlü olmak, sözünde durmak, güvenilir, dürüst, ihlaslı ve samimi olmak, tasdik etmek, içten bağlanmak anlamlarına gelir.

Sadakat sıdk olarak da ifade edilir. Sadakat sahibi insanlara sadık denir. Sözde, niyette ve davranışta sadakati yakalayanlar sıddıkiyet makamına ulaşırlar ve sıddık olarak anılırlar.

Sadakat, sahibini kıymetlendirir.

Sadakatle insanın kişilik ve karakteri şekillenir. Ahlaki gelişim, sadakatle olgunlaşır. Erdemli olmak denince sadakatli olmak da kastedilir.

Şahsi kemâlâta sadakat önemli bir erdem göstergesidir.

Üstadımız Hazretleri, sadakati/sıdkı şöyle açıklamıştır.

“İslamiyetin esası, sıdktır. İmanın hassası, sıdktır. Bütün kemalata isal edici, sıdktır. Ahlak-ı aliyenin hayatı, sıdktır. Terakkiyatın mihveri sıdktır. Alem-i İslamın nizamı, sıdktır. Nev-i beşeri kabe-i kemâlâta isal eden sıdktır. Ashab-ı Kiramı bütün insanlara tefevvuk ettiren, sıdktır. Muhammed-i Haşimi Aleyhissalatü Vesselamı meratib-i beşeriyenin en yükseğine çıkaran, sıdktır.” (İşaratü’l-İ’caz)

Gerek aile içerisinde gerekse toplumsal hayatta sadakatin konumu ve yeri oldukça önemlidir. Sadıklardan oluşan yuvalar cennetten bir köşe, toplumlar da müreffeh ve güven dolu, huzur toplumu olurlar. Sadakat ile manevi anlamda dikey ve ani bir yükselme gerçekleşir.

Sadakat, peygamberlerin sıfatıdır.

Peygamber Efendimiz de dost düşman her kesimin kabul ettiği şekliyle, “Sadıkul-Va’dul-Emin” olarak anılmaktadır.

Kitabımız Kur’an-ı Mübin’de Hz. İbrahim, Hz. İsmail, Hz. İdris ve Hz. Yusuf (a.s.)’in sıdkına vurgu yapılmış ve sadıklarla beraber olunması tavsiyesinde bulunulmuştur.

Peygamber olmayanlar da bu sıfata sahip olabilirler. Sevr mağarasındaki iki kişinin ikincisi Hz. Ebubekir Es-Sıddık(r.a.), ‘O (asm) söylüyorsa doğrudur’ beyanıyla sıddıkiyet makamının efendisi olmuştur.

Üstadımız Risale-i Nur Külliyatında toplamda 500 farklı yerde Aziz, sıddık kardeşlerim ifadesini kullanarak sıdkı nazarımıza sunmakta ve bizden sadık olmamızı istemektedir.

Yine Kastamonu Lahikasında:

“Risale-i Nur, kendi sadık ve sebatkâr şakirtlerine kazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymettar neticeye mukabil, fiyat olarak o şakirtlerden tam ve halis bir sadâkat ve daimî ve sarsılmaz bir sebat ister” demektedir.

Bütün bunlardan anlaşılmaktadır ki, sadakat/sıdk bir müslümanın en temel ve öncelikli vasfıdır. Nitekim Nisa Suresi 69.ayette Rabbimiz şu şekilde buyurmuştur;

“Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadaştır!”

Bezm-i elestte Rabbimize vermiş olduğumuz söz üzere sadakatle yaşayabilmek ve peygamberlerden hemen sonra zikredilen, kendisine nimet verilen Sıddıklardan olabilmek niyet ve duasıyla.

 Aile Danışmanı Mustafa Taşkın

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*