Diğer

Bir Ramazan tefekkürü

Heyecanla, umutla, aşkla, sevgiyle, özlemle karşılıyoruz bir Ramazan’ı daha. Rabbimiz önce mübarek kıldığı üç aylarla ruhumuzu, kalbimizi, niyetimizi temizliyor, sonra bizi Ramazanla şereflendiriyor. Fakat son iki yıldır daha farklı temizlenmeler içerisindeyiz; Dünyanın hali gözlerimizi, kalplerimizi, vicdanlarımızı şeffaflaştırıyor. Her Ramazan farklıydı ve güzeldi tabii ama şu son iki yılın Ramazan’ı bizleri bambaşka tefekkürlere sürükledi…

Geçen sene depremin ardından girmiştik Ramazan’a. Bir gece de farklı farklı şekillerde hayata veda eden insanlarımıza şahit olunca, Ramazan ayı ve Rabbimizin farz kıldığı oruç ile kendimizi dünya lezzetleri konusunda kısıtlamak ve terbiye etme niyetinde olmak, ne kadar farklı bir lezzet ve tefekkürdü. Ramazan’a erişemeyen, göçük altında (inşallah) şehadete eren kardeşlerimize dua ederek, istiğfar ederek, evi, malı, mülkü zarar gören kardeşlerimize yardım ederek, dua ederek geçirdik o mübarek günleri. Şimdi yine bir Ramazan geldi, bu sefer bambaşka bir halet içerisindeyiz.

Gazze bombalanıyor, Ramazan’a girerken… Gazze’de çocuklar öldürülüyor, Ramazan’a girerken… Gazze’de soykırım var, Ramazan’ı yaşarken… Dünyanın bu kadar karıştığına, zulümkar insanların böylesine çirkinleşebildiğine, mazlum Müslümanların izzetlerinin ve imanlarının muazzam güzelliğine, insanlığın sukutuna ve insanlığın kemaline bu kadar net bir şekilde şahit olurken, Cennet’i de Cehennem’i de insanların gözlerinde, sözlerinde, amellerinde, dostluklarında, niyetlerinde… görürken; Ramazan’a giriyoruz.

Ramazan’ın orucu ile ve oruca eşlik eden tüm hal ve hareketlerimizle diyoruz ki; Rabbim, dünya senin mülkün, ben senin mülkünüm. Dünya nimetlerinden kendimi senin emrin ile geri çekiyorum. Kendimi dünya nimetlerinden geri çekerken, tüm çirkinliklerden, günahlardan da geri çekilmeyi niyet ediyorum.

Rabbim ağzımı yiyeceklere kapattığım gibi; kötü söze, şükürsüz cümlelere, gıybete, yalana, iftiraya da kapatıyorum. Duaya, güzel sözlere, şükre, teslimiyete, tevekküle, imanî kelamlara, hakka ve hakikate açıyorum.

Rabbim gözlerimi harama, kulaklarımı kötü sözlere, ayaklarımı yanlış adımlara, ellerimi çirkin işlere kapatıyorum. Helale, güzel kelamlara, doğru niyet ve adımlara, temiz, hayırlı işlere açıyorum.

Rabbim irademi, sabrımı, sevgimi, iştahımı, arzularımı; tüm duygularımı oruç ibadetinle terbiye etmeye niyet ediyorum.

Rabbim benim oruçlu halim, dostlarımın oruçlu hali, tüm alem-i İslam’ın oruçlu hâli; şu an nimetlerine ulaşamayan, aç kalan, açıkta kalan tüm Müslümanlar ve mazlum insanlar için bir dua hali aynı zamanda.

Rabbim sen insanlar arasında yardımlaşmayı emrediyorsun. Bazı kullarına bolluk, bazı kullarına darlık veriyorsun. Eli bol olan kullarının, eli dara düşmüş kullarına yardım etmesini emrediyorsun. Üstelik eli bol insanların verirken büyüklenmemesini, eli dar insanların alırken minnet etmemesini istiyorsun. İşte bunun için de orucu emrediyorsun. Veren el; verdiği malın asıl sahibini bilsin, anlasın diye. Alan el; aldığı malın asıl sahibini bilsin, anlasın diye…

Ramazan nimetinden dolayı Allah’a hamd olsun. Ramazandaki oruç nimetinden dolayı Allah’a hamd olsun. İman nimetinden dolayı Allah’a hamd olsun. Ramazanımız kutlu, mübarek olsun… Dua ile…

Şeyma Özdemir

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*