Mahremiyet, aile bireylerinin küçük yaşlarda kazanması gereken önemli bir değer. Mahremiyet duygusunun gelişmesi, kişinin sınırlarını bilmesi, kendini koruması açısından önemlidir. Bu noktada aile büyüklerinin, küçüklere rehber olması gerekiyor. Ailede mahremiyet hakkında bilinmesi gerekenleri Değerler Eğitimi Öğretmeni Şevval Tiryaki’ye sorduk.
Çocuklarda mahremiyet nedir, nasıl öğretilir?
Mahremiyet eğitimi dediğimiz kavram genel anlamda kişinin sınırlarını oluşturan, insanların sınırlarını oluşturması ve karşı tarafın sınırlarını bilmesi ve saygı duyması olarak tabir edilebilir.
Çocuğun kendinin ve diğer insanların özel alanlarının farkına varması,
kendi özel alanının korunması, diğer insanların kişisel alanlarına saygı duymayı ve mesafe koyabilmeyi, kendi ve çevresi arasında sağlıklı sınırlar oluşturabilmesini, istemediği her dokunuş ve talebe hayır diyebilme özgürlüğüne sahip olduğunu bilmesi ve özel bölgelerinin nereler olduğu bilgisine sahip olması gibi son derece önemli olan bilgilerin kazandırıldığı eğitimdir.
Kişisel mahremiyet, aile mahremiyeti, çevreye karşı mahremiyet gibi alt başlıklara ayrılabilir.
Kişisel mahremiyet dediğimiz noktada fiziksel mahremiyetten başlayabiliriz anlatmaya. Öncelikle özel bölgeleri öğreterek, bu bölgelerin kişiye özel olduğu, anne babanın bile tuvalet eğitimi, banyo ve sağlık problemleri haricinde görmemesi dokunmaması gerekliliği anlatılmalı ve uygulanmalı. Aile büyükleri bu konuda net bir şekilde sınırlandırılmalı. Kültürümüzde maalesef özel bölgeleri görmek isteme veya bunların sözler istismara varan boyutta şaka konusu olması mahremiyet eğitimini olumsuz yönde etkiliyor. Aile içinde de her bir ferdin özel alanının olduğunu güzel bir şekilde anlatmak gerekiyor.
Mahremiyet eğitimi kaç yaşında başlamalı? Aileler neler yapmalı?
Çocuğun özellikle 2 yaş sonrası tuvalet eğitimin başlamasıyla birlikte duyuları ve mahremiyeti tanımaya, çevresindeki ve bedenindeki farklılıklara odaklanmaya, sorgulamaya başlar. Bu konudaki ilk öğretmenleri de anne ve babadır. Anne babaların bu noktada tedirgin olmadan, üstünü kapatmadan doğru ve net bir şekilde anlatması gerekmektedir.
Çocukların merakı ve soruları karşısında daha tutarlı, dengeli, doğru cevaplar ve davranışlar sergilenmesi gerekmektedir. Hem normal olarak tarif edilen çocukların hem de toplumun en dezavantajlı gruplarından olan engelli bireylerin kendilerini müdafaa etmeleri ve topluma uyum sağlamalarının öğretilmesi çok önemlidir. Başlarına gelebilecek herhangi bir kötü hadisede bunu aktarabilmeleri, çığlık atmayı öğrenmeleri, vücut iradelerinin kendilerine ait olduğunu bilmeleri, bir insanla iletişim kurarken güvenli davranışın ne anlama geldiğinin bilincinde olmaları ve de ikili iletişimlerdeki mahremiyet algısının oluşması ve ilerleyen yaşlarda mesafeli ve saygılı iletişimin kurulmasının temel taşı mahremiyet eğitimidir.
Çocuklar, erkek ve kız yani cinsel kimlik kavramının farkına vardığı yaşlardan itibaren konu gelişir fakat konunun probleme dönüşmesi aile ya da bakım veren kişi tarafından çocuğun bu ihtiyaçlarının göz ardı edilmesi, tabulaştırması ya da merak ettiği bilgilerin önüne ket vurulması sonucunda sorun ortaya çıkmaktadır.
Ailede mahremiyet nasıl olmalı?
Mahremiyet eğitimi verirken şu konulara dikkat etmemiz gerekiyor;
Çocukların gelişim dönemine göre uygun bir dille anlatmak. Bu noktada kitaplardan destek alabiliriz. Özellikle “Kırmızı çizgi” ve “mahremiyet eğitimi” kitaplarını tavsiye ederim.
Her şeyi tek seferde anlatmaya çalışmadan yavaş yavaş ilerlemeliyiz. Mahremiyet eğitimini ara ara tekrarlamalıyız. Çocuklara kimlerin onlara dokunabileceği ve yakınında olabileceği anlatılmalı. Kimsenin ona isteği dışında dokunamayacağını net bir dille anlatmamız gerekiyor. Anne baba dahi olsa çocuk izin vermediği sürece öpüp, sevmemeli ki çocuk bunun doğruluğunu öğrensin. Çocukların vücutta hangi bölgelerin özel olduğunu bilmeleri ve başkalarının hassas bölgelere teması halinde tepki verilmesi ve anne babaya bildirilmesi gerektiği anlatılmalıdır.
Çocukların aynı şekilde başka çocukların hassas bölgelerine saygılı ve mesafeli yaklaşmaları anlatılmalıdır. Karşılıklı saygının öğrenilmesiyle akran zorbalığı gibi konuların da kendiliğinden çözümlenmesine vesile olabilir. Saygı, sosyal mesafe ve sınırlar kavramı, güvenli dokunma, olumlu davranış gibi konular belirli bir yaşa kadar sürekli anlatılarak empoze edilebilir. Çocuğa fotoğraflar ve videolar yoluyla bu bilgiler kazandırılabilir. Çocuğa çığlık atma öğretilmelidir istemediği bir davranışa tepki vermesi öğretilmelidir.
Çocuklar, bedenlerinin kendilerine ait olduğunu ve izinleri olmadan kimsenin bedenlerine dokunamayacağını anlamalıdır. Başkalarının kendilerine dokunabileceğini ama bunun bir sınırı olduğu öğretilmeli. Örneğin arkadaşlar birbirinin elini tutabilir, ancak özel bölgelere dokunamayacağını ve ebeveynleri veya sağlık hizmeti sağlayıcıları dışında hiç kimsenin özel bölgelerine dokunmak istememesi gerektiğini bilmelidirler.
Aile içi mahremiyet eğitiminde çocuğun sınırlarını öğretirken anne, baba ve diğer kardeşlerin sınırını öğretmek gerekmektedir. Anne babanın ve kardeşlerin odasına izinsiz girilmemesi gerektiği, kıyafetler değiştirilirken anne ve babanın yanında durulamayacağı gibi konular açıklanmalıdır.
Çocuklar hem ait olmak istiyor, hem birey olmak. Bu ikisini dengede tutmak için neler yapılabilir?
Hepimiz bir aileye, bir okula, bir işyerine aitiz. Ama aynı zamanda bir ferdiz. Çocuğa bu noktada küçük yaşlardan itibaren güvenli bağlanma dediğimiz alt yapıyı oluşturmamız gerekli. Yeterince sevgi ve ilgi gösterilmeli. Çocuk o aileye ait olduğunu ve bireysel kararlarında da ailesinin arkasında olduğunu bilmeli. Bu noktada aileler olarak çocukları davranışları sebebiyle suçlayıcı ve dışlayıcı davranışlara maruz bırakırsak hem aidiyeti kaybetmesine hem de dış ilişkilerde güvensiz özgürleşmesine sebebiyet veririz. Yanlış davranışları karşısında çocuğa evet davranışın yanlış, burada hatalısın, ama sen bu aileye aitsin, her ne yaptıysan biz senin aileniz ve seni sevmeye devam edeceğiz güvenini vermemiz gerekir.
Çocukların bireysellik kazanması için aile bireylerine ne tavsiye edersiniz?
Güvenli bağlanma ve özgüven oluştuktan sonra çocuklarımızı kontrollü şekilde serbest bırakmamız gerekli. Her zaman yanlarında olamayız ve problemleri kendilerinin aşmayı öğrenmesi gerekli. Küçük yaşlardan itibaren arkadaşıyla ilişkilerini biz düzenler, sorumluluklarını biz üstlenirsek maalesef sağlıklı şekilde bireysellik kazandıramayız.
Çocuğa sorumluluklar vererek yerine getirmesini beklemeli, yerine getirmediği zaman karşılaştığı sorunları da kendisinin çözmesine fırsat vermeliyiz. Herhangi bir sorunla karşılaştığında hemen olaylara müdahale etmemeli çözüm üretmesini desteklemeliyiz.