Esmâü'l Hüsna

Dâî

Allah (cc), Dâî’dir. Yani kullarını îmâna, ibâdete, duâya, hayra, hidâyete, hasenâta, güzel ahlâka, sevaba, Allah’ın rızâsını kazanmaya ve Cennete çağırır, doğruluğa ve istikâmete dâvet eder. Cenab-ı Hak, peygamberler göndermek ve kitaplar indirmek sûretiyle insanları hakka, hakîkate, iyiliğe, hidâyete ve ebedî saadete dâvet eder.

Peygamber Efendimizin (asm) bildirdiği1 Dâî ismi, Kur’ân’da fiil sîgasıyla gelmiştir. Kur’ân şöyle buyurur: “Ey îman edenler! Allah ve Peygamber sizi, size hayat verecek bir şeye dâvet ettiği zaman icâbet ediniz.”2 Cenab-ı Hak kabirlerde yatan insanları kıyâmet günü huzuruna çağıracağını şöyle bildirmektedir: “Gök ve yerin Onun emri altında ayakta durması Onun varlığının işâretlerindendir. Sonra sizi kabirlerinizden bir çağırmaya görsün; hemen çıkıverirsiniz.”3

İnsanın aslî vazifesinin duâ ve ibâdet etmek ve ilim öğrenmek sûretiyle eksikliklerini tamamlayarak kemâle ermek olduğunu beyan eden Said Nursî Hazretleri, bunun için insanın tüm ihtiyaçlarını yerine getiren ve duâlarına cevap veren Kâdıü’l-Hâcât’tan âcizlik ve fakirlik lisânıyla istemesinin ve duâ etmesinin büyük ehemmiyeti bulunduğunu kaydeder.4

Bediüzzaman’a göre, duâ ibâdetin rûhudur ve hâlis bir îmânın neticesidir. Duâ eden adam duâsı ile şu manaları ifade eder: Bütün kâinata hükmeden birisi var ki, en küçük işlerimi bilir, en uzak maksatlarımı yapabilir, benim her hâlimi görür, her sesimi işitir.

Böylece, ben de dâî olan Rabbimin iman, ibadet, dua, hayır, hidayet, hasenât, güzel ahlâk, sevap, doğruluk, istikamet, Cennet ve rızasına yaptığı çağrıya “Lebbeyk! Başüstüne, emredersin” demekteyim.5

Dipnotlar:

1. Mecmuâtü’l-Ahzab, 2:241

2. Enfâl Sûresi: 24.

3. Rûm Sûresi: 25

4. Bediüzzaman Said Nursî/ Sözler

5. Bediüzzaman Said Nursî/ Mektubat

Kaynak: Risale-i Nur’da Esna-i Hüsna/ Yeni Asya Neşriyat

Leave a Comment

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*